2

48.4K 3K 439
                                    

Telaşlı ve yoğun seslerle kafasını dosyadan kaldırdı ve etrafına baktı. Ne olduğunu bilmiyordu ama hemen öğrenmesi gerekiyordu.

Yanından geçen hemşireyi tutup hızla konuştu.

" Ne oldu? Ne bu telaş?"

" Askeriye eğitim bölgesinde bomba patlamış. Yaralı askerleri getiriyorlar." Duyduklarıyla vücudu bir an donsa da hemen kendine gelerek elindeki dosyayı masaya bırakıp acile koştu.

Bir çok kişi kendisi gibi endişeyle bekliyordu. Çok geçmeden gelen ambulanslarla herkes yaralılara koşmuştu.

Genç çocuk hocaları tarafından kendisine yöneltilen talimatları yerine getirirken yeni gelen ambulanstan inen  adamı görünce olduğu yerde durdu.

Yüzbaşı Miraç

Hızla o tarafa doğru ilerlerken sedyede başka biri daha inince Yüzbaşı, onların peşinden içeri girdi. Genç adam her ne kadar peşinden gitmek istese de geride kalanlara yardım etmek zorundaydı.

Zorlu geçen iki saatin sonunda neredeyse herkese bakılmış, yaraları sarılmış ve kayıtlar yapılarak odalara alınmıştı. Hâlâ aklı Yüzbaşı'nda olan genç adam danışmaya ilerledi.

" Gamze bir baksana." Genç kadın zor geçen gecenin izlerini taşıyan kırmızı gözlerini Eren'e çevirdi.

" Efendim?"

" Yüzbaşı Miraç Kaya." Genç kadın duyduğu isimle parmaklarını hızla klavyede oynatmıştı ama öyle bir kayıt yoktu.

" Malesef öyle bir kayıt yok." Daha fazla sorgulamak istese de sadece kafasını sallamakla yetindi. Daha sonra aklıma gelenle tekrar genç kadına döndü.

" Peki hangi ameliyatlar dolu?" Genç kadim bilgisayara bakmaya gerek duymadan hızla cevap verdi.

" 1 ve 8 numaralı ameliyatlar dolu." Eren başka bir şey sormaya gerek duymadan hızla ameliyatlara yöneldi. Emindi ki o asker öyle kolay bir ameliyat geçirmiyordu. Ve düşündüğü gibi de oldu. 8 numaralı ameliyathane hala doluydu.

Koridorun başına geldiğinde sandalyelerde oturan bedeni görünce koşarak Yüzbaşı'nın yanına gitti.

Yüzbaşı baygınca sandalyede otururken bur elide karın boşluğunu tutuyordu. Omzuna dokunan elle kafasını yanına çevirdi.

" Yüzbaşı."

" Eren?" Konuşurken zorluk çeken adamla birlikte elini yaraya götürdü.

" Zorlama kendini. Yarana bakacağım şimdi." Elini kaldırmasıyla birlikte yarayı görünce yüzünü buruşturdu.
" Neden doktorlara göstermedin? SEDYE."

" Durumu daha ağır olanlar vardı." Gelen sedyeye yatıp muayene odasına aldılar. Eren yanındaki diğer hemşireye dönüp konuştu.

" Fatih hocayı çağırır mısın?" Başını sallayıp koşarak giden hemşirenin ardından yarayı temizlemeye başladı. Bir kaç dakikanın ardından gelen doktor ile hızla özet geçti.

" Yarada herhangi bir şarapnel parçası yok. Sadece yoğun kan kaybetmekten ve müdahele edilmemesinden dolayı baygınlık var."

" Benim acil bakmam gereken hastalar var. Burayı sen halleder misin Eren?"

" Tabi. Tabi hocam." Omzuna babacan bir tavırla vurup giden hocanın ardından eldivenlerini takarak işe koyuldu.

İlk başta uyuşturucu vurup, gerekli ilaçlarla birlikte serum taktı. Daha sonra yarayı tamamen temizleyip dikti. İşi bittiğinde derin nefes alarak normal odaya alınması için hasta bakıcıları çağırdı. Gelen hasta bakıcıların ardından kendisini yorgunlukla kafeteryaya attı.

Omzunun dürtülmesi ile gözlerini açan Eren kafasını kaldırıp başında dikilen kişiye baktı.

" Noldu Gamze?"

" Bu Miraç Kaya seni istiyor." Hâlâ kendine gelemeyen Eren kaşlarını çattı.

" Beni mi istiyor? Beni niye istesin ki?"

" Ne bileyim Eren? Bu dört oldu. Düğmeye basıp basıp duruyor. Yanına gidiyoruz, Eren hemşireyi istiyorum diyor. Git bak şu adama ya." Genç kadının gerçekten sinirlendiğini anlayıp hemen kalkarak konuştu.

" Tamam tamam gider bakarım ben." Cevap vermeden dönüp giden Gamze ile ilk başta lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı ve daha sonra oda numarasını bilmediği aklına gelince danışmaya yöneldi.

" Miraç Kaya kaçıncı oda?"

" 324." Başını sallayıp asansöre binerek 2.kata çıktı. Yoegunnadimlarla odanın önüne gelince kapıyı tıklayıp içeri girdi. Yüzbaşı'nın gözleri akında kendisine döndü.

" Eren?"

" Yüzbaşı? Ne oldu? Beni çağırmışsın?"

" Ben arkadaşımın durumunu öğrenecektim ama kimseye soramadım."

" Tabi. Gider sorarım."

" Akın Boz." Başını sallayan Eren hemen odadan çıkarak tekrar danışmaya yöneldi.

" Akın Boz. Doktoru kim?" Genç kadın parmaklarını ustaca klavyede oynatıp Eren'e döndü.

" Fatih hoca." Fatih hocanın odasının bu katta olmasına sevinerek hızla koridorda ilerledi. Önünde durduğu kapıyı çakarak içeriden konut aldı ve içeri girdi.

" Eren, bir sorun mu var?"

" Hocam aslında bir hasta hakkında bilgi alacaktım."

" Kim?"

" Bugün gelen askerlerden biri. Akın Boz."

" Akın geldiğinde vücudunda oldukça fazla yara vardı. Bunların da büyük çoğunluğu ciddî yaralardı. Tahmin edersin ki bu da oldukça uzun bir operasyona neden oldu. Şimdi ise vücudundaki şarapnel parçalarını çıkarıp yoğun bakıma aldık. Bugün kontrol amaçlı yoğun bakımda kalacak. Yarın ise ağrılarından dolayı muhtemelen tekrar uyuturuz."

" Ciddi herhangi bir hasar var mı hocam?"

" Şuanlık öyle bir durum gözükmüyor. Ancak tamamen emin olmak için hastanın uyanmasını beklemek zorundayız."

" Anladım hocam teşekkürler." Selam vererek odadan çıkıp hızlı adımlarla Yüzbaşı'nın odasına yöneldi. Aynı şekilde kapıyı tıklayıp içeri girdi.

" Öğrendin mi?" Başını sallayarak yorgunlukla koltuğa oturdu.

" Ameliyattan çıkmış. Şuan ise kontrol amaclı yoğun bakımda. Yarın uyanırmış ama ağrılarından dolayı tekrar uyuturlar."

" Çok mu kötü?"

" Ben görmedim ama Fatih hocanın dediğine göre oldukça fazla yarası varmış ve bunların çoğunluğu ağırmış. Ama merak etme kalıcı bir hasar yok." Bir kaç dakika sessizlikle oturan Eren saatine bakarak ayağa kalktı. Uyurken nöbeti bitmişti ve şimdi de eve gidip güzel bir uyku çekmek istiyordu.

" Nereye?"

" Benim nöbetim bitti. Eve gidicem." Başını sallayan adamla kapıya yöneldi ama geri döndü.

" Kendine iyi bak." Başını sallayan Yüzbaşı hafif gülümsedi karşısındaki çocuğa.

" Sen de. Dikkatli git eve." Soyunma odasına girdiğinde nöbeti devralan arkadaşını görünce usulca yanına sokuldu.

" Emre."

" Efendim Eren?"

" Senden bir şey isteyebilir miyim?"

Emanet -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin