Heyecanla evin içinde oradan oraya koşuşturan Eren, koltuğa yayılmış kendisini izleyen Dudu'yu görünce hızla yanına atladı. Eren'in ani gelen bu hareketiyle yattığı yerde doğrulan Dudu daha sonra miyavlayarak Eren'e sırnaştı.
Bacaklarına sürtünen kediyi tutarak havaya kaldıran Eren hemen ardından küçük kediyi koltuğa yatırıp karnını sağa sola sallamaya başladı.
" Baba geliyor kızım. Baba geliyor baba." İki patisinin yanından tutup tekrar havaya kaldıran Eren, küçük kediyi öpmeye başladı. O sırada kulaklarında Miraç'ın sesi yankılandı.
' Kaç kere dedim sana öpme diye. Tüyü falan kaçacak boğazına.'
Buruk bir gülümsemeyle Dudu'yu tekrar öpen Eren daha sonra içindeki neşeyi eksiltmeden mutfağa koşup Miraç'ın sevdiği yemeklerden hazırlamaya başladı. Bir yandan yemekleri hazırlarken diğer yandan da Miraç geldiğinde beraber geçirecekleri vakitleri düşünüyordu.
En başta sıkı sıkı sarılacak iki aydır tişörtlerden yetindiği kokusunu içine çekecekti. Daha sonra ise hasretini çektiği bedenine kavuşma isteği vardı içinde.
Daha sonra ise.. onu da o zaman düşünebilirdi. Şimdi sadece sevdiği adamın sevdiği yemeklere ve gelme saatine odaklanmak istiyordu.
Saatler sonra yorgunlukla mutfaktan çıkan Eren banyoya gidip kısa bir duş aldıktan sonra kısa bir şort ve tişört giyip salona yöneldi.
Koltuğa yayılıp saate bakarken sıkıntıyla bir nefes aldı. Akşam sekiz olmuştu ve Miraç hâlâ gelmemişti. Yattığı yerden doğrulup telefonunu eline almışken çalan telefon ile heyecanla ' Miraç' yazan isme bakıp açtı.
" Sevgilim?"
" Karargaha geldik güzelim bir kaç saate geliriz."
" Bekliyorum." Karşıdan gelen gülme sesiyle Eren de gülüp vedalaşarak telefonu kapatmıştı fakat daha sonra bir şeyi fark etti.
Miraç gelirim değil geliriz demişti. Diğerleri de mi gelecekti yani? Belki Miran ve Mahir gelebilirdi ancak Akın asla gelmezdi. Sonuçta evde onu bekleyen biri vardı.
Merakla yattığı yerde kıpırdanan Eren vakit geçirmek için televizyonu açıp kanalları gezmeye başladı.
Yaklaşık iki-üç saat sonra çalan kapıyla uykulu gözlerini ovalayan Eren tekrar çalan kapıyla kendine gelerek hızla kapıya ilerleyip açtı. Kendisine yorgun gözlerle bakan sevgilisine gülümseyip konuştu.
" Hoş geldiin." Miraç'a atılıp sarılacakken, Miraç'ın kucağındaki kolu ve ayağı sargılı, korkulu gözlerle kendisine bakan çocuğu ve herhangi bir şey dememesi için kendisine yalvaran gözlerle bakan sevgilisine fark edince kendini geri çekip kenara çekildi.
" Gelin hadi içeri." Gülümseyerek içeri giren Miraç ayakkabısını çıkarıp salona yöneldi. Kucağındaki küçük çocuğu koltuğa bırakıp saçları arasına ufak bie öpücük koyup kendisine ve küçük çocuk merakla bakan Eren'e ilerledi.
" Odaya geçelim mi bitanem?" Başını sallayıp Miraç'ın elini tutan Eren odaya ilerleyip kapıyı kapattı. Hemen ardından ise sevgilisine hicbir şey sormadan Miraç'ı kapıya yaslayıp dudaklarını birleştirdi.
Mırıldanarak özlediği dudakları öpen Eren tutunacak yer ararken ellerini Miraç'ın omuzlarına koyup bastırdı ellerini ancak aldığı acı dolu inleme ile geri çekildi.
" Yaralandın mı?" Başını sallayan Miraç ile son kez dudaklarına bir öpücük kondurup konuştu Ufaklik.
" Sen üstünü değiştir içeri geç, ben pansuman malzemelerini alıp geliyorum." Yavaşça kapıdan ayrılıp birlikte kullandıkları dolaba yönelen Yüzbaşı ile Ufaklık da odadan çıkıp banyoya yöneldi. Banyodan pansuman malzemelerini alıp içeriye yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan