Çalan telefonunu meşgule atıp buzla evden çıkıp merdivenlerden inmeye başladı. Giriş kapısından çıkıp kendisini bekleyen arabaya ilerledi.
" Hoş geldin güzelim."
" Hoş buldum." Dudaklarını dişleyen ve sürekli kıpırdanan Eren en sonunda dayanamayıp konuştu.
" Miraç ben çok gerginim ama." Onun bu hâline gülen Yüzbaşı dudaklarını yalayıp konuştu." Güzelim, maalesef arkadaşlarım insan yemiyor." Omzuna vuran Eren daha sonra somurttu.
" Tamam güzelim. Korkmanı gerektirecek bir şey yok ki. Sadece tanışacaksınız."" Olsun yine de gerginim. Ya beni sevmezlerse?"
" Seni sevmeyene de kör derim artık." Sonunda anlaştıkları kafeye geldiklerinde arabadan inip hemen kafeye girdiler. Elini, Eren'in belime koyan Yüzbaşı, arkadaşlarının olduğu masaya ilerlemeye başladı.
Utanan Eren, Yüzbaşı'nın kolları arasından çıkmak istese de Yüzbaşı bırakmamıştı. Bunun üzerine Eren, Miraç'a bakıp gözlerini büyültmüştü.
Onların bu hâlini gören ekip ise gülmüştü. Tabi üçlü bir şeylerin farkında farkında olarak gülmüştü.
Masaya yaklaştıklarında hepsi ayağa kalktı.
" Merhaba Eren. Ben Miran." Uzatılan eli kocaman gülümseyerek tutan Eren hemen ardından diğer uzatılan eli tuttu.
" Hoş geldin Eren. Mahir ben."
" Merhaba Ekin bende."
" Merhaba Eren. Seyit ben." Gülümseyerek Seyit'in de elini tutan Eren, daha sonra biraz çekinerek konuştu.
" Memnun oldum. Eren ben de ama siz biliyorsunuz." Üçlü başlarını sallamış ve ardından oturmuşlardı. Hâlâ ayakta duran Akın buzla Ufaklığa sarılıp neşeli sesiyle konuştu.
" Ben de Akın, Ufaklık." Akın'a sinirle bakan Ufaklık ardından boş kalan sandalyeye oturdu.
" Biz tanışıyoruz zaten Akın." Yüzbaşı gülerek onlara bakarken ağzının içinde mırıldandı.
" Aptal Akın." O sırada merak içinde bekleyen Miran hemen lafa atladı.
" Nerede tanıştınız?"
" Hastanede. O patlamada." Aniden Miran'ın gözleri dalmış ve göz bebeklerinde sanki ateş yanmaya başlamıştı. Eren ise yanlış bir şey dediğini sanıp korkuyla Yüzbaşı'ya döndü.
Başını sorun yok dercesine sallayan Yüzbaşı ile tekrar Miran'a döndü.
" Kusura bakma." Başka bir şey demeden önüne dönmüş daha sonra ise masada duran bardağından büyük bir yudum almıştı.
O patlamada kaybetme korkusunu iliklerine kadar yaşayanlardan biri de Miran'dı ve şimdi aniden bir konu açılınca gözlerinde harlanan ateşe engel olamamıştı.
" Eren sen ne iş yapıyorsun? Yani hastanede tanıştık dedin de?" Seyit'in sorusuyla Mahir ve Miran'da, Ufaklığa dönmüşlerdi.
" Hemşireyim ben." Öyle gururla söylemişti ki hepsi gülmüştü onun bu hâline.
" Sizi biliyorum diye sormuyorum ama.."" Boş ver bu öküzleri. Sen benimle konuş Eren. Sen minnoş bir şeyin, bunlardan öküzlük bulaşır falan maazallah." Aynı anda hem Mahir hem de Miran kafasına vurmuştu. Onların bu hâline gülen Eren ardından konuştu.
" Eminim senin kadar değillerdir Akın." Bunu duyan Yüzbaşı kahkaha atmış, Seyit ve Ekin sırıtmış, Mahir hafifi gülümsemiş ve Miran el hareketi yapmıştı. Akın ise alınmış gözlerle Eren'e bakmıştı ve tabi ki de rol yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan