Emre ve Eren gülerek kafeye girdikten sonra etrafa bakıp hem kendilerine el sallayan hem de kalabalık olan masaya ilerlediler.
Geçen hafta Emre, üniversite arkadaşları ile konuştuğunda, buluşmak istediklerini ve Eren ile beraber ikisini de beklediklerini söylemişlerdi. Emre her ne kadar itiraz etmek istese de Eren ayıp olacağını soyleyip kabul etmişti.
Tabii ki de Emre, Eren'i, kurtların arasına tek göndermezdi. El mecbur kabul etmişti.
Sarılma faslından sonda herkes masaya geçtiklerinde Emre kendisine gelen hayran bakışlara aldırmazken, Eren üstündeki bakışlardan rahatsız olarak kıpırdanmıştı.
Emre anında o bakışları bulup buz gibi bakışlarla cevap verdiğinde bakışlar hemen Eren'in üzerinden çekilmişti.
Karşısındaki kızla anılarını konuşan Eren telefonuna gelen mesajla bakışlarını telefonuna çevirse de konuşmaya devam etti.
" Ama bak o günden sonra herkesin idolü oldun ama senin oralarda işin yok."
" Ama sizde fazla abarttınız Melisa. O gün hoca haksız yere kızmıştı o çocuğa ve çok üzülmüştü o çocuk. Bende dayanamadım." Tekrar gelen mesajla görmezden gelecekken aynı anda Emre'ye de mesaj gelince ikili göz göze gelmiş ardından konuştukları kişiden özür dileyerek telefonları elllerine aldılar.
Yüzbaşı: Ne zaman geleceksin?
Özledim ama seni
Ufaklığı'm: Beklemen gerekiyor
Zaten bir haftadır birbirimize yapışık geziyoruz.
Yüzbaşı: Ama, ama
Hem hani bana yemek yapacaktın bugün.
Ufaklığı'm: Tamam o zaman birazdan kalkıyorum. Gelince de yemek yapar eve geçerim.
Yüzbaşı: Ama hayır yaa
Bak hep bunu yapıyorsun. Etkin altına alıyorsun beni.
Ufaklığı'm: Bende seni seviyorum hayatım...
Diğer masajları görmeyen sadece seni seviyorum kısmını gören Melisa aniden yüksek sesle konuştu.
" Oo kim bu hanımefendi?" Kaşlarını çatıp telefonunu kilitledikten sonra cebine atan Ufaklık mırıldandı.
" Biri işte." Melisa'nın aniden yükselmesine karşın herkesin dikkati Ufaklığın üzerine geçmişti. Herkes dikkatle o kişinin kim olduğunu merak ediyordu ancak Eren'den böyle bir cevao almak onları tatmin etmemişti.
" Hadi ama Eren. Söyle işte oğlum, kim bu kız?" Eren'in rahatsız olduğunu fark eden Emre araya girecekken ondan önce Eren davranıp konuştu.
" Hastaneden biri işte. Sormayın daha fazla bir şey." Kimse rahatsız edici bir şey dememesine rağmen kendini rahatsız hissetmişti.
" Ben bir lavaboya gideyim." Sandalyeden kalkarken ayağa kalkan Emre ile göz göze geldiklerinde başını olumsuz anlamda sallayıp hızla lavaboya ilerlemişti.Ufaklığın arkasından derin bir nefes alan Emre tekrar sandalyeye oturup mesaj gelen telefonunu sırıtarak eline aldı.
Akın'ım: Emre ev yanıyor bir tanem çabuk gel.
Meleğim: Sen evde değilsin Akın. Evin yandığını nerden biliyorsun acaba?
Hem itfaiyeyi aramak yerine bana mı mesaj atıyorsun?
Akın'ım: Ama seni çok özlediiiim
Meleğim: Özleyecek zaman bıraksan bende özleyeceğim de işte
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan