Tanıtım

71.4K 3.5K 898
                                    

Yorgunlukla bahçeye çıkan genç adam nöbet kulübesine bakarak bir terslik olup olmadığına baktı ama herhangi bir şey yoktu. Yavaşça hem hava almak hem de son durumu öğrenmek için kapıya yöneldi.

Selam veren askere aynı şekilde selam verip etrafı kontrol ederken kenarda bacaklarını kendine çekmiş ve kollarını etrafına sarmış bedeni görünce askere döndü.

" İki gündür burada komutanım. Abim diyor başka bir şey demiyor." Başını sallayıp küçük kapıdan geçerek dışarı çıktı. Hava oldukça soğuktu ve karşısındaki beden de oldukça küçük duruyordu. O yüzden burada iki gün boyunca beklemesi büyük cesaretti komutana göre.

" Baksana." Genç çocuk heyecanla kafasını kaldırıp sayıkladı.

" Abim."

" Abin kim senin?"

" Siz kimsiniz?" Sorusuna karşı gelen soruyla kaşlarını çatsa da cevap verdi.

" Yüzbaşı Miraç Kaya."

" Astsubay Gökhan Aslan. Kardeşiyim ve iki haftadır ha-haber alamıyorum." Bir anda yüz ifadesi ve bakışları aynı anda değişti.

" Tek yakını sensin değil mi?"

" Hıhı b-benim." Başını salladı komutan daha sonra uzaklara çıkardığı gözlerini genç çocuğun üzerine çevirdi.

" Odama geçelim." Çocuğun değişen bakışlarından bir şeyleri anladığını, anladı ama emin olmak istiyordu.

Hayır hayır abisi ölmezdi. Ölemezdi. Hem gelince vakit geçireceklerdi söz vermişti Gökhan.

Uzun koridorlardan geçip sonunda bir odaya girdiklerinde nasıl yapacağını, nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Daha doğrusu doğru olur mu onu bilmiyordu. Haber evine gitmeliydi ama şuan açıklayabilirdi. En azından bunu biliyordu.

" Konuşun artık lütfen. En azından nerede olduğunu bileyim. Göreve çıkalı neredeyse bir ay oldu ve sık sık müsait olduğu her an arayacağına dair söz vermişti. İlk başlarda aradı da ama iki hafta sonra tüm bağlar kesildi. Ne bir haber ne bir şey. Buraya geldim burada da bir şey deme-"

" Sakin olun. Öncelikle bana isminizi söyleyin."

" Eren Aslan." Başını salladı komutan ama ne diyeceğini bilemiyordu. Nasıl denirdi ki zaten? Bu haber nasıl verilirdi? Taman bunun için eğitim almıştı fakat zordu işte.

" O görevde ben de vardım ve dediginiz gibi ilk iki hafta tüm irtibat yolu açıktı ama iki hafta sonra tüm bağlantılar kesildi. Ve iki gün önce..."

" Hıhı. İki gün önce, tamam. Devam edin."

" Bir çatışma yaşandı ve abiniz Gökhan Astsubay şehit oldu." Başını hiddetle iki yana salladı genç çocuk.

" Hayır. Olamaz hayır. Ölmez ki O, bana söz vermişken ölmez. Hayır, hayır." Ayağa kalkmış bir o yana bir bu yana dönerken delirmiş gibi kafasını sallıyor, saçlarını çekiştiriyor ve durmadan itiraz ediyordu.

Miraç müdahele etmek istese de sona geldiği için biraz daha bekledi ve beklediği şey oldu. Genç çocuk sendeledi ve tutunacak bir şey aradı. O sırada ayakta dikilen Miraç büyük ve hızlı bir adım atıp kollarını açtı.

İki gün boyunca soğukta oturmaktan, bir şey yememesinden ve az önce aldığı haberden dolayı tükenmiş haldeydi. Zaten başka nasıl olabilirdi ki? Abisi, canı, tek dayanağı ölmüştü. Hayır ölüm değildi bu, bir kurtuluş gibiydi. Kurtulmuştu abisi ve huzura ermişti olan buydu.

Kendine hakim olmak istese de daha fazla dayanamayarak kendini tutan güçlü kollara bıraktı.

Kollarına yığılan bedenle ilk duraksayan Miraç daha sonra tamamen kucaklayıp odadan çıktı ve revire ilerledi kucağındaki bedenle. Her gören şaşkınlıkla baksa da hiç kimse bir şey demeye cesaret edemedi.

Emanet -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin