34

10K 589 53
                                    

Sıkıntıyla nefes alarak kendine çeki düzen vermeye çalışan Miraç boğazını temizleyip hafif gülümseyerek kapıyı çaldı. Anahtarı vardı, her zaman vardı ancak kapıyı sevdiğinin açması daha çok hoşuna gidiyordu.

Kocaman gülümsemesi ve üstündeki önlük ile kapıyı açan Eren hızla sevgilisinin üzerine atladı. Kahkaha atarak kucağındaki bebeğini sıkıca sarıp içeri giren Yüzbaşı ayakkabılarını çıkartıp içeri salona yöneldi.

Boynunu öpen sevgilisi ile koltuğa oturup boynuna saklanan çocuğun kafasını çıkardı. Hemen ardından ise dudaklarını birleştirerek tüm günün özlemini bastırmaya çalıştı.

Yüzbaşının dudakların tatlı bir şey yermiş gibi mırıldanarak emip öpen Eren daha sonra ses çıkararak ayrıldı sevdiği dudaklardan.

" Çok güzel yemek yaptım hadi üstünü değiştir, gel."  Miraç, aniden kucağından kalkıp mutfağa kaçan sevgilisinin bitmek bilmeyen enerjisine gülerek yanına kurulan Dudu'nun tüylerini okşayıp odalarına geçti.

Kıyafetlerini değiştirdikten sonra mutfağa geçen Yüzbaşı kapıya yaslanarak kendi kendine dans sevgilisini izledi bir süre. Bu güzellikten nasıl ayrılacaktı şimdi?

Durgun adımlarla yanına ilerleyip tezgahta bir şeyler doğrayan bebeğinin arkasından sarılıp kafasını boynuna gömdü. Bir şey demeden sarılmaya devam ederken bir şeyler olduğunu fark eden Eren, belindeki kolları çözmeden sevgilsine döndü.

Kafasını boynundan kaldıran adamın yanağını okşamaya başlayan Eren, Yüzbaşının dudaklarına ufak bir öpücük kondurup konuştu.

" Neyin var birtanem?"

" Her zamanki şeyler bebeğim, bir şey yok." İnanmasa bile zorlamak istemeyen Eren başını sallayıp yaptığı işe döndü. Çok geçmeden masayı kurup her zamankinin aksine sessiz bir yemek yemişlerdi.

Sevgilisine yaslanmış bir şekilde film izleyen Eren biraz yaramazlık yapmak istiyordu. Bu yüzden kendi kucağında duran elini ilk önce Yüzbaşının bacağına koyup yavaşça okşamaya başladı. Ufaklığının ne yaptığını anlayan Yüzbaşı bir şey demeden devam etmesine izin verdi.

Miraç'ın bacaklarını okşayan elini yukarı çıkararak aletinin üzerine koydu. Yavaş yavaş elinin altındaki aleti okşarken Miraç aniden Ufaklığının elini tutup yan bir şekilde oturdu.

" Yarın sınıra gidiyoruz." Elinin arasındaki eli sıkıp yutkundu Eren. Konuşmak için ağzını açsa da daha sonra durdu ve hemem ardından yutkunup tekrar konuşmaya çalıştı.

" Ne.. ne zaman geleceksin?"

" Belli değil. 2 ay, 3 ay, 6 ay, 1 yıl." Dolu gözleriyle etrafı izleyen Eren kendini izleyen adamı fark edince burnunu çekip Yüzbaşının kucağına oturarak sıkıca boynuna sarılıp, yanağını omzuna yasladı. Büzülmüş dudakları ile karşıyı izleyen Eren belini okşayan eller sayesinde büyük ağlama krizlerinin önüne geçtiğini hissediyordu.

Miraç tabii ki göreve gidiyordu, günlerce gelmediği oluyordu ama uzun zamandır bu kadar uzun sürecek görevlere gitmiyorlardı. Genellikle gittikleri gün tekrar geliyor, ertesi gün iki gün sonra ve bir iki hafta sonra geliyorlardı ama şimdi 1 yıl sonra bile gelebilirim diyordu.

" Bebeğim, sakinleştin mi biraz?" Başını sallayan Eren tekrar burnunu çekip yaslandığı yerden kafasını kaldırdı.

" Ararsın ama dimi?"

" Her fırsatta, söz veriyorum her firsatta arayacağım seni." Onun bu içten gelen sözlerine gülümseyen Ufaklik basını salladı.
" Ama senin de bana söz vermeni istiyorum."

Emanet -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin