5

38.7K 2.3K 550
                                    

Burnunu çekerek binaya giren Eren ara ara burnunu çekerek merdivenleri çıkmaya başladı. Üçüncü kata çıktığında telefonda yazılan adrese bakıp kapı numaralarına bakmaya başladı. Sonunda bulduğu kapı ile hafifçe gülümseyerek zile basmaya başladı. Biraz zaman geçmesine rağmen açılmayan kapı ile tekrar zile bastı ama bu defa daha uzun bastı. Biraz zaman sonra içeriden tıkırtılar gelmiş hemen ardından da kapı açılmıştı.

Titreyen ve aynı zamanda terleyen vücudu ile küfür ederek kapıyı açan Miraç karşısında Ufaklığı görmeyi beklemiyordu. Eren'in konuşmayacağını anlayıp dudaklarını ıslatıp daha sonra yutkundu ve parlayan dudaklarını araladı.

" Ne işin var burada ufaklık?" Miraç'ın konuşması ile kendine gelen Eren kaşlarını çatıp içeri adımladı. Bu sırada hala put gibi dikilen Miraç'ı hafifçe içeri iteklemişti.

" Akın meraktan deli oldu. Ben de sana bakmaya geldim. Ve görüyorum ki iyi ki de gelmişim. Hadi, ne dikiliyorsun hala ne dikiliyorsun burada?" Titreyen beden içeri geçip kendini koltuğa atarak uzandı. Ayakkabısını ve montunu çıkaran Eren de beraberinde içeri geçti. " Bu soğukluk ne Yüzbaşı?"

" Ne soğuğu lan? Sıcacık ev deli misin sen?" Son cümle ile kaşlarını daha da çatan Eren koltukta yatan Miraç'ın yanına ilerleyip elini alnına koyup ateşine bakmak istedi ama sıcaklığı her türlü belli olan bedeni kolundan tutup kaldırmaya çalıştı. Sadece çalıştı. Koca bedeni kaldıramayınca çocuk gibi mızmızlandı.

" Kalksana be. Kaldıramıyorum işte." Yüzünde ufak bir gülümseme oluşan Miraç yavaşça ayağa kalktı. Ayağa kalkan adam ile rahatlasa da nereye gideceğini bilmeyen Eren, Miraç'a döndü. Genç çocuğun ne diyeceğini anlayan Yüzbaşı, koluna giren Eren ile yürümeye başladı. Eren, Yüzbaşı'yı kendisi yürütüyor sansa da tam tersi Yüzbaşı, Eren'i yürütüyordu ve onun bu haline hafifçe gülümsüyordu.

Banyoya geldiklerinde Eren, Yüzbaşı'ya döndü.

" Banyo yapman lazım. Yardım etmeme izin verir misin?" Sorarken bile yanakları al al olmuştu ve şuan küçük savunmasız bir çocuk gibiydi. Sadece başını sallamakla yetinen Yüzbaşı hemen ardından üzerindeki rambo atleti çıkardı. Dikişi gören Eren kendini tokatlama isteğini zar zor durdurup Yüzbaşı'nın kolunu tuttu. Yüzbaşı baygın bakışlarını Ufaklığa çevirince Eren içine kaçan sesini dışarı çıkardı.

" Dikişlerin var? Bunu unuttuk. Banyo yapamazsın."

" Ben hastaneden çıktığımda banyo yaptım. Sorun olmadı, şimdi de olmaz." Gözleri ve minik ağzı aynı anda kocaman açıldı.

" Ne demek ben banyo yaptım?" Daha ameliyatı bir hafta önce olmuştu ve hastaneden çıkması da 24 saati geçmemişti. Elini alnına atıp ovalayan Eren sinirlerini bir kaç dakika zapt etmeye çalıştı. Sonunda derin nefesler alıp hala kendisine baygınca bakan adama dönüp tekrar koluna girdi ve içeriye geçti.

Koltuğa yatırdığı Miraç'ı rahat bırakmayıp sorular sormaya başladı.

" İlk yardım çantası var mı? Varsa nerede?"

" Banyoda. Alt kısımda."

" Evde sirke var mı?" Ne yapacağını anlayan Miraç yüzünü buruşturdu ama yine de cevap verdi.

" Var. Mutfakta, alt üçüncü dolapta." Başını sallayarak cevap veren Eren hızlı adımlarla ilk önce banyoya gidip ilk yardım çantasını alarak içeriye geçti ve televizyon ünitesinin önüne bırakıp bu sefer de hızlı adımlarla mutfağa geçti. Aynı şekilde etrafı incelemeden alt dolaplara yöneldi ama açtığı dolap ile ağzı açıldı.

" Yok anasının!" İstemeden de olsa şaşkınlığını belli etti. Hayatında hiç bu kadar düzenli dolaplar görmemişti. Abisi de askerdi ama bu derece değildi. Alt dolapları açtığın zaman karşına bir de çekmece çıkıyordu ve olay çekmeceyi çektiğin zamandı. Her şey belli bir yere ama ne olduğu anlaşılır şekilde konulmuştu.

Emanet -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin