Büyük, acı dolu bir tufandan çıkan insan hayatına nasıl devam ederdi?Ruhunu gömdüğü anıları, zihninin çekmecelerine kilitleyerek mi? Mutluluklar katında zoraki tebessümler atarak mı?Etine kemiğine işlenmiş bir tükenmişliğe rağmen, hiç olmamış varsayarak mı? Sonu olmayan koşuşturmacalarda kendini kaybederek mi?Uyumaya çalışarak mı?Anlaşılmayan dertleşmelerle mi?Dinen o tufan, acıyı da dindirir mi?Uzman diyetisyenimin tam karşısındaki koltukta otururken ve ona değil de arkasında kalan boydan boya cama bakarken, kalbime şu soruyu sormuştum: Bu yaptığım renklerini yitirmiş hayatıma devam etmek mi?Acım dindi mi?Omuzlarımda, zihnimde taşıdığım bu ağırlık ne?
"Et ve balık ürünlerini pek fazla tüketmediğini biliyorum.Hatta yanlış hatırlamıyorsam, kokusuna bile tahammül edemiyordun.Ama senden onlara bir şans vermeni istemiştim Lavin.Ama vermemişsin."Odanının tamamını kaplayan boydan boya camlara vuran yağmur damlalarını dinledik suskunluğumda."Ayrıca yağ oranını azaltıp kas ağırlığını arttırmak istiyorduk.Ama ölçümlerin hala çok ekside.Herhangi bir gelişme sağlayamamışız.Bununla ilgili de yenilikler yapmak istiyorum."Ses tonu yine yumuşak, anlayışlıydı.Siyah, derin bir v yakaya sahip bir üst giymişti.Gözlerim yine arkasında kalan boydan cama gitti.Yağmur atıştırmaya devam ediyordu."Sporla ilgili söylediğim şeyleri yapıyor musun?"
Gergince yutkundum.Dallar savruluyordu."Yürüyüşleri aksatmıyorum.Her gün bir saat."
"Güzel, çok güzel.Geçen sefer de söylediğim gibi seninle ilk önceliğimiz beslenme.Beslenmene çok ama çok dikkat etmen gerekiyor. Sonra, spordu.Mesela her gün yaptığın yürüyüşe ek olarak belli bir süreyi geçmeyecek şekilde koşmaya başlasan?On dakika, on beş dakika?Hatta seni çok zorlamayacak sporlar da yapabilirsin.Yoga gibi.Pilates gibi."Tam karşımda, masasının diğer tarafındaydı.Bu sefer arkasındaki büyük boydan cama değil, kahverengi gözlerinin içine baktım donukça.
"Koşu olabilir."Dilim sessizliği soyunmak istiyordu.
"İleriki zamanlarda bunu yine düşünebilirsin bence.Açıkçası yogaya bayılıyorum.Çok dinlendirici."Kocaman gülümsedi.Samimiydi.Sıcak bir havası vardı."Yaşamını değiştirmelisin Lavin.Dünyaya, insanlara, yiyeceklere olan bakış açını değiştirmelisin.Bunu geçen geldiğinde de istemiştim, şimdi de istiyorum senden."Oturduğum lacivert renk tekli koltukta, ellerimi birbirine sürttüm.Sessizliği soyunmuş dillerim, yitirmiş kelimeler renklerini."Ve seninle yaptığımız şeyi bir diyet olarak görmeni istemiyorum.Çoğu kişi öyle görüyor olabilir ama biz seninle diyet yapmayacağız.Sağlıklı yaşama geçeceğiz.İkisi bambaşka şeyler"
Adana'nın şehre biraz uzak kalan, daha ormanlık bir yerine inşa edilmiş, tamamı boydan boya camlarla kaplı ve içerisini görebildiğimiz modern bir klinikteydim.Sadece elit kesimin alındığı bu kliniğe, ikinci gelişimdi.Kliniğe ilk girdiğim anı hatırlıyorum.O kadar modern olarak dizayn edilmişti ki, girdiğiniz an gözünüze çarpıyor. Neredeyse yok denecek kadar az hasta.Mermerden duvarlar, tamamı boydan boya ve dışarısında kalan ormanı apaçık gösteren camlar.Kliniğin çoğu yerinde yemyeşil çiçeklerin olduğu saksılar var.Masalar beyaz ve mermer desenli.Duvarda beyaz tuvallerin üzerine farklı farklı çizilmiş tablolarla asılı.
"Söylediklerinizi uygulamaya çalışacağım."Ellerimi birbirine sürttüm istemsizce."Başka söyleyeceğiniz şeyler yoksa, gidebilir miyim?"Ayağa kalktığımda beni dikkatle inceliyordu.Eğildim, füme rengi koltuğa bıraktığım siyah blazer ceketime uzandım."Tabi ki.Muayenen bitti.Bir dahaki kontrolü on gün sonrasına veriyorum yine.Umarım bu sefer ki gelişinde yol kat etmiş bir şekilde oluruz Lavin.Unutma.Geleceğin renklerini bugün sen boyayarak belirlersin.Aldığın kararlar, seçimlerin ve de en önemlisi asilce vazgeçtiklerinle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...