KEYİFLI OKUMALAR. YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN
Derisini dökmeyen yılandır zihnim, anılar birikir derimde ; bak, bak biri zehirlenir içimde.
Sena'yla ve Alaz'la geçmişim çok köklüydü.
Küçüktüm, küçüktük.
Mersinde oturduğum mahallede Sena'larla evlerimiz dip dibeydi, öğleden sonraları ablamın balkondan bana bakması şartıyla, sokakta mahalledeki diğer çocuklarla oyun oynayarak geçmişti çocukluğumuz üçümüzün.
Alaz erkek çocuklarla maç oynarken, bende Sena ile oynamıştım çoğu zaman.Annemin olmayışı diğer çocuklar tarafından hor görülmüş , dalga geçilmiş ve beni oyunlarına almamışlardı.Dışlamışlar ve bana bakarak benimle dalga geçmişlerdi.
Ve ben kaldırıma oturmuş ağlamıştım.
Sena bir köşede sessizce ağlayan benim minik ellerimden tutmuş ve oyunlarına dahil etmişti diğer çocukları umursamayıp.Benimle her oyunu oynamış, annesinin yaptığı ekmeği ikiye bölüp benimle paylaşmıştı.Oyuncaklarını bana vermişti ben beğendiğimde.
Alaz benim saçlarımı karıştırmıştı, bana sataşmıştı maç aralarında ve ben ona her kızdığımda gönlümü almak için patlayan şekerlerden almıştı.Üçümüz oyunlar oynamaya başlamıştık, Alaz bana abilik yapmıştı Sena kız kardeş.
Kaç gece yatağımın içinde annem olmadığı için hıçkıra hıçkıra ağladığımı ve Allah'tan annemi istediğimi hatırlıyorum çaresizce.Bunu çocuk aklıyla Sena'ya anlattığımda, Sena'nın minik ellerimi tutup ' benim annem senin de annen olur.Üzülme lavo' demişti dönmeyen diliyle. Ben bu ânı unutamıyordum.Birbirimize ölümüne bağlıydık üçümüz.
"Adana'ya hoş geldiniz Karan bey."Diyen Kerem, Karan'ın elindeki bavullarımıza uzanmasına yüzüme savrulan kızıl saçlarım arasından baktım."Nereye efendim?"
"Hoş bulduk Kerem.Tren garına."Dedi Karan az önce adımımızı attığımız Adana kadar soğuk bir sesle.Adana'ya özel jetle sabahın beşinde gelmiştik ve şuanda Adana kutuplardaymışım gibi soğuktu.Kıçım dondu desem yeriydi."Seçkin itinin yeri bulundu mu Kerem?Senden istediğim telefon kayıtları nerede?"
Sabahın sert ayazı saçlarıma esip bir anda yüzümün önüme savururken havaalanının arkada, bekleme yerinde olan arabaya doğru yürüyorduk ve attığım her adımda dişlerim birbirine çarpıyordu soğuktan.
Başım ise uyandığım andan beri çatlıyordu.İlaç almama rağmen daha geçmemişti.Ağzınızla için diye gerçekten boşuna demiyorlardı.
"Arıyoruz Karan bey.Adana'da olmadığı bilgisi olduğundan çevre yerlere bakılıyor.Daha net bir bilgi elime ulaşmadı Seçkin Ademoğulları'nda.Son görüldüğü yer belli ama o da sizin işinize yaramaz.Şirketine girerken görülmüş en son ama çıkışı yok.Kaçmış"diyen Kerem'in sesini duydum ama o kadar üşümüş bir haldeydim ki kendimi arabanın içine atmak istiyordum.O yüzden elimden geldiğince hızlıydı adımlarım.
"Gittiği ve gidebileceği her yer didik aransın.Kredi kartı ödemelerini takibi bırakmayın.Başka?"
Siyah şişme montumun kapüşünonu jetten inmemizle kafama geçirmeme rağmen kulaklarım buz kesmişti ve bir anda başımdan düşen kapüşonla irkildim.
"Dün gece katılacağınız yarışmaya Seçkin'in da katıldığı bilgisi elime geçti.Yarışmaya gizli bir girişle katılmış Seçkin, kimsenin haberi yok katıldığından.Bilerek gizli tutuluyor bu bilgi.Yarışmaya kırk gün kaldı biliyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...