❄❄❄
Soğuk , sert bir rüzgar esip saçlarımı yüzümün önüne savurdu. Bedenimin içine ince ince süzülen soğuğu hissedebiliyordum. Ama içimde, Tanrı'sal bir ateş çukuru vardı. O ateş çukurunun içinde daha önce hiç yanmamıştım ama şu anda, o çukurun içinde çığlık çığlığaydım. Bu yüzdendir ki tam karşımdaki tren raylarına bakmaya devam ettim ölüce.
Sanki bedenim bir ameliyat masasında kalmıştı. Ve zihnimde tek bir düşünce vardı. Karan Yağız'ın ızdırap veren yokluğu. Elimi kolumu bağlayan ve bende ölme isteği doğuran yokluğu. Hemen önümdeki raylara atlamak daha kolay gelmiyor muydu?
Soğuk , sert bir rüzgar esti ben hemen önünde durduğum sarı kalın çizgiye bakarken. Kızıl saçlarım hızla önüme savruldu. Ve o salise Karan'ın kokusunu duydum, tokat yemişim gibi irkildiğim an etrafıma bakındım hızla , heyecanla.
Karan Yağız uyanmış mıydı?
Sağıma soluma bakındığımda, kuru kalabalıktan başka bir şeyi göremedim. Omuzlarım acıyla çöktü,ağır ağır yutkundum.
Tam önüme bakacakken, gözlerim ellerime gitti ve kokunun nereden geldiğini anladım.Karan'ın kanlı siyah kazağı parmaklarımın arasındaydı, sıkıca kavramıştım.Yutkunamadım, gözlerim bir an ağır ağır kapanırken, titreyen ellerle kazağı yüzüme götürdüm. Yüzümü kazağa gömdüm canım acıyarak.
Kokladım biri boğazıma sarıldı, biri etimi canlı canlı doğradı.Kokladım, iliklerime kadar titreye titreye kokladım, boğazım düğüm düğüm oldu.
Canım acıyordu , canım çok acıyordu ve bunun nedeni Karan'a hasretimdi.
"Lavin!"diye öfkeyle bağıran Atakan'ın sesini duydum istasyonun arkalarından ama ses etmedim Karan'ın aklın sınırlarını zorlayabilecek olan o kokusunu koklamaya devam ettim."Lavin geriye çekil çabuk, geri.Neden bu kadar yakın duruyorsun oraya Allah aşkına!Beni delirtmek mi istiyorsun?Lavin dedim!"
Konuşmadım, acı içindeydim, ağzımı açacak gücüm bile yoktu o an.Gözlerim , ellerim,bedenim , sinirlerim yıpranmıştı.
Daha önce hiç yanmadığım ama şu anda, dehşet içinde, çığlık çığlığa yandığım bir ateş çukurunun içindeydim. Yakıcı ateşler, tenimi değil, içimde sakladığım o ruhumu yakıyordu cayır cayır.
Babası ve ölmüş ablasının olduğu bir dünyaya hapsolmuş olan o acılı kızı.
"Lavin diyorum!Lavin!"Birden kolumdan sertçe tutulduğumu hissettim ve o saniye hızlıca döndürüldüm."Duymuyor musun kızım sen?Kafayı mı yedirtmek istiyorsun bana?Ne yapıyorsun ha ne?Derdin ne senin?"diyen Atakan nefes nefeseydi, göğsü hızla inip kalkıyordu."Cevap ver bana!Ne işin var burada kızım?"diye bağırdı öfkeyle ben cevap vermeyince.
Düz, ölü diyebileceğim bir bakışla ona baktım. Baktığımda, ruhumun üstüne topraklar atmış, onu gömmüş gibiydim. Yaşam yoktu gözlerimde.Bize dönen gözleri tenimde hissettim ama umursamadım."Raylara bakıyordum sadece."
Birden hızla beni kendine doğru çekti Atakan, kemiklerimi kırarcasına sardı.
"Aklım yitirecektim.Oradan buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum"Atakan'ın kalbinin atışını duydum o salise, kaburgalarının arasından fırlayacak kadar hızlı atıyordu."Neden orada duruyorsun canım benim?Ya ayağın kaysaydı ya düşseydin?"Endişeli sesi saç diplerime vurduğunda, çaresizce, sarılışına cevap verdim canım acıyarak."Seni orada rayların başında gördüğümde sandım ki..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...