Görkemli ve ışığı yer yer kabul eden bir karanlığın içinde, nefes nefeseyim. Bulunduğum yer o kadar soğuk ki, sırtımdan aşağıya derin bir ürperti iniyor.Kalbim güm güm atıyor, o şiddetli gürültü kulaklarımda bir dehşetle yankılanıyor.Yanağıma doğru akan ter damlasını hissettim. Gözlerim, dehşetin renklerini taşıyarak etrafta dolaştı.
Eskimiş , ışığın gölgesini düşürdüğü krem rengi karşı karşıya iki duvar.İki duvarın ortasında, taşlı ve uzayıp giden bir yol. Yutkundum.Kafamı yukarı kaldırdım.Tam tepemde, bir ışık.Küçük ve yuvarlak lamba. Gözlerim ileriye gittiğinde, yol boyunca lambadan olduğunu gördüm. Anladım.Issız, sessiz ve karanlık bir tüneldeyim.Ama neden?Neresi burası?
Yürüdüm, ayaklarımın altında taşlar ezildi.Sesi, tünelde yankılandı.Korkumun derinliği arttı. Gölgesini soğuk duvara düşürmüş ışığın altında,yürüdüm. Üşüdüm, bilinmezliğin verdiği tedirginlik arttı.Sonra birden, o sessizliğin içinde bir gürültü koptu."Nerede saklıyorsunuz?"diye bağırdı bir erkek sesi.Ses, duvarlarda yankılandı.Ses, bir adamın gölgesini taşıdı o duvarlara.
Bu adamı tanıyorum.Koştum.
"Onu asla bulamayacaksın."Gürültüler duydum.Yumruk sesleri.Adımlarım yankılandı tünel boyunca.Işıkların yer yer düştüğü duvarlar gerimde kaldı.Korku arttı.Sonra birden gördüm.Karşısındaki kişiye yumruk atan bir erkek bedeni. Kaşlarım çatılırken, yumruk yiyen yere düştü gürültüyle.Yumruk atan erkek, yerdekine tekmeyi geçirdi acımasızca. Sonra bir daha.Ve bir daha. Adamın acılı inlemeleri yankılandı."Yerine söyle lan!Söylemezsen burada çıkamazsın. Ne yaptınız?"Bu Karan'dı.Ama beni kararsızlığa düşüren neydi?
"Söylesem de çıkamayacağım."Yerde yatan yana doğru eğildi ve birden kan tükürdü."Sana ileri gitme dedi değil mi?Yapma dediler. Ama sen yine dinlemedin.Bunu hak ettin.Bu iş kavga çıkarmaya benzemiyor değil mi Karael?"
Karael.Kalbim güm güm attı karanlıkta kalan bedenlere bakarken.
"Senin ben ecdadını!"Yumruk atan Karan, yere eğildi.Yakasından tutup, sertçe kaldırdı.Ve birden, sağ tarafında kalan duvara attı adamı. Adamın acı dolu çığlığı,tünel boyunca yankılandı. Karan, duvara vurduğu kişinin kolunu ters çevirdi ve sırtında birleştirdi."Hepsi dedenin suçu.Her şeyi o başlattı. Kayıtları o sildirdi.Aradığın bütün cevaplar onda."
"Bana onun yerini söyle. Onun!Söyle.Söyle ki gebertmeyeyim sülaleni."Sırtına bastırdı Karan.Adam acıyla inledi.
"Hayır"dedi adam acıyla."Benim sana verecek cevabım yok. Bu sizin savaşınız.Sizin yitirişiniz olacak.Benim değil.Siktir git."Daha da sert bastırdı Karan.Karanlıktaydılar ama görebiliyordum."Artık çok geç.Koruyamadın onu.Kaybettin.O öldü!"dedi yabancı ses, inlemeyle.Arkasındaki kişi birden geri çekildi ve adamın kafasını duvara geçirdi.Kulaklarımda yankılanan sesle beraber, adamın bedeni yere düştü.Kapanan gözlerini gördüm.
Ve o an Karan bana doğru döndü.Gözlerimiz çarpıştı. Öyle muazzam, öyle ateşten bir öfkeye sahipt ki gözleri, irkildim.Karşımdaki kişi, tanıdığım Karan değildi çünkü.Küçüktü.On beş yaşında ya var ya yoktu. Tanıdığım Karan'a göre daha zayıf bir haldeydi.Ama gözleri?O gözleri...Yeryüzündeki hiçkimse onun gözlerindeki öfkeyi dile getirecek bir kelimeye sahip değildi. Öfkesiyle kazanacağı zaferlerin, büyük yenilgisinin imzasıydı sanki o gözler. On beş yaşındaki birinin gözlerinden çok uzaktı. Toy bedeni ışığı kabul etmeyen tarafta,nefes nefese bir haldeydi.Göğsü, hızla inip kalkıyordu.Yüzü yara içindeydi.Bacağının yanında duran ellerinin parmak boğumları da.Ona bakarken, aklımda tek bir cümle var oldu.Aradığın şey ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...