#45.ACI

32.2K 1K 1K
                                    

❄❄❄

Gücünün bir kelimeden fazla olduğu, tüm duyguların ağırlığını taşıyan, bir kelimeden fazlası, bir eşik.

İşte o eşiğin adı ölümdü.

Geçici bir var oluştan, ebedi bir var oluşa götüren bir eşik. Hayatınızdaki biri o  eşiği geçtiğinde bir daha eskisi olamadığınız, bir daha unutamadığınız karakterde birine dönüşüyordunuz.

Mersin İl Sınırı yazan mavi, şehir tabelasını dolu gözlerle gördüğümü hatırlıyorum; sessiz sessiz ağlıyordum, Karan'ın sürdüğü arabada, onun yanındaki koltuktaydım, Karan'ın odasında uzun süre onun göğsünde ağladıktan sonra arabaya binmiştik, ondan sonrası yoktu.

Ne kadar süre geçti, ağlamam ne zaman duruldu, ne zaman Mersin'e giriş yaptık, Mersin Akbelen Mezarlığına geldik bilmiyorum.

"Geldiler."diyen Günel girdiği kolumu daha sıkı kavradı.Mezarlığın içinde, Burcu ablanın gömüleceği yerde açılmış olan çukurun yanındaydık.Önümdeki insan kalabalığının, en arkasındaydık."Lavin, burada olmak istemeni anlıyorum ama ne olur, kötü olursan söyle canım.Biz buradayız, yarın da gelebiliriz mezarlığa."

Kadınların ağlamalarını duydum, biraz ilerimizdeki erkek kalabalığının seslerini de ama sanki kapısının önündeki misafirini evine almak istemeyen ev sahibi gibi bedenimin içine girmiyordu cümleler.

"Günel."diyen Asuman'ın sesini duyar gibi oldum onca sesin arasında."Onlar onun ailesi.Lavin'in en değer verdiği insanlar, bir arkadaştan öteler.Bırakalım."Sözcükler ne acımasızdı değil mi?Canımı bu anda bile yakıyorlardı."Lavin burada kalmalı.Ailesi,annesi gibi olan kadın gömülecek, biz yanındayız zaten.Ona güç oluruz."Güçsüz gözlerim gözlüklerin arkasından kalabalığa bakıyordu, ağlayan, konuşan kadınlar ve kızlar.."Bugün burada olmalıyız.Lütfen.Burada kalmak daha doğru."

Ağlamıyordum.Canım haddinden fazla acıyordu.Ayakta durmaya hali olmayan bu bedenimin içi, ateşin ortasında kalmış gibiydi.Ama sanki üstümüzdeki gökyüzü benim yapmam gerekeni yaparcasına toplamıştı bulutları göğsüne, yerde yatan bir ceset gibi cansızdı.

"Bilmiyorum Asuman.Lavin iyi durmuyor, ağlamıyor bile.Şok geçiriyor sanırım.Soruyoruz, cevapta vermiyor.Hali hal değil."Koluma girmiş olan Günel'in sesini duydum ama dolu gözlerim hemen önümdeki kazılmış olan çukurdaydı.Oraya mı gömeceklerdi?"Bayılmasından korkuyorum.Ayakta zor duruyor."

Gri bir gökyüzünün altında, bu tüylerimi ürperten mezarlığın içinde çığlık duydum bir an.Önünde götürülen tabuta doğru ağlayarak koşan kızıl saçlı bir kızın çığlığı.

"Yol boyunca ağladı zaten Günel.Şokta değil,ağlayacak hali yok,"diyen Asuman'nn acılı sesi önümde ağlayan kadınların sesinin arasından sıyrıldı."Burcu Metan onun için değerli biri."

"Biz daha buradayız.Yarın veya başka bir gün gelebiliriz."Diyen Günel'in sesini duyduğumda gözlüklerin arkasındaki gözlerimi soluma çevirdim."İyi hissetmezsen gidelim olur mu Lavin?Tek değilsin.Yarın veya öbür gün gelemez gibi olmaktan korkarsan ben buradayım, tek değilsin.Ben seninle gelirim,Atakan da burada."

Halsiz,ağır göz kapaklarımla gözlerine baktım sadece.Bakmak, bir insana bakmak bile ağır gelebilir miydi bir insana?Geliyordu. Parmağımı oynatacak gücüm yoktu sanki.

"Burada kalacağız."Sesim cansız, halsizdi."Gitmiyorum."

"Tamam canım.Sen nasıl istersen,"dediğinde gözlerimi büyük, dalları gökyüzüne uzanan ağaçların olduğu mezarlığın içine çevirdim ve bakındım."Ama hepimiz buradayız.Atakan.Kerem,Asuman..."dediğini duyduğumda üstünde isimlerin yazıldığı mezar taşlarından ortadaki yola çevirdim.

SINIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin