Körün gözü hayaldir , sağırın duydukları , yalancının doğruları.Karan'ın dudakları görme yetisini kaybetmiş bedenime bir hayal değildi değil mi?
Nefessizdim, kalbim patlayacak gibiydi ve iri elleri bedenimde bir ateş gibi yakarak dolaşıyordu.İki dudağı, üst dudağımı emdi, baskısı öyle güçlü, öyle viran ediciydi ki her hücremi mahkum etti.Sarstı, yıktı, parçaladı.Solukları usta bir ressamdı, darbeler çizdi içimde,inledim, dudaklarına hapsoldu.
Dudaklarımdan ayrıldı ve o an dudaklarımdan içeri nefes dolmaya başladı.Bedenim sarsıldı, içimdeki her hücre titredi.Gözlerim kapalıydılar, bu anın ağırlığını taşıyamıyorlardı.
"Kendine benzettin beni de...Ergene döndüm anasını satayım."diyen Karan'ın o boğuk sesi tenimde kendisinin yaktığı ve hâlâ daha var olan bir ateşi harlayacak kadar erkeksiydi, bunu heyecandan titreyen bedenimden anladım.Karan'ın bedenimde benden bile büyük bir gücü vardı."Ne kadar güçlü biri olduğunun farkında mısın liseli?İçindeki gücün farkında mısın?"
Titrek bir nefes verdim, nefesim kirli sakalların çevrelediği yüzüne vurduğunda göz kapaklarım ağır ağır aralandı. Bana doğru eğilmiş olan Karan'ın koyu gözlerini gördüm, işlenen bir yasak gibi parlıyordu.
İki renk birbiri içerisinden geçmiş ve tek renge, ateş rengine dönmüşlerdi.Bir büyüydüler, herkesi önünde diz çöktürdüler.
Karan Yağız gözlerini kapatıp alnını alnıma yasladığında güçsüzce gözlerim kapandı ve yüzümde gezinen ellere bıraktım kendimi.
"Güçlü mü?Karan..O ne demek? Ben güçsüzüm.Korkağımda..Düşündüğün gibi değilim."diye mırıldanabildim kısık ve bana uzak bir sesle Karan'ın parmaklarının altında mayışırken.Nefeslerim düzene girmemişti , daha önce hiç tatmadığım o duyguların kasırgasının ortasında kavruluyordum ama dahasını istiyordum.
Daha çok yanmayı.
"Hiçbir şey görmüyorsun değil mi?"dedi Karan boğuk bir sesle , iri ellerinden birini yüzümden çekip belime götürürken.Dudaklarını kulağımda hissettim , o sıcak nefesiyle irkilerek ve ihtiyaçla yana doğru düştü başım."Yirmi yedi yaşındaki bir adamı çevirdiğin hali görmüyorsun?Liseliye döndüm amına koyayım."Karan bir eli yüzümü okşadı, sesinde insanın tüylerini ürpertecek kadar arzulu bir sesle."Dudaklarına sahip olma isteği uyandırdın."
Bu ses , bu boğuk ses beni böylesine yakacak kadar nasıl kavurucuydu?Duydukça bedenim cayır cayır yanıyordu, uyarılmış, tahrik olmuş bir haldeydim.
Karan yirmi yedi yaşındaydı, fazlasıyla güçlü fazlasıyla yakışıklı ve neredeyse Adana'nın tamamına sahip olabilecek kadar zengindi.Gücü ve varlığı sarsılmazdı ama şuanda nefes nefeseydi,sanki gücüne bir darbe yemiş gibi.
"Yağız..Bu nasıl bir his?Bu nasıl güçlü bir çarpıntı?Ne yaptın bana?Bu gerçek mi?"Nefes nefese parmaklarının ucunda ateş taşıyan ve o ateşle belime giden o ele düşünüyorken birden beklemediğim bir anda Karan sertçe beni kendine bastırdı ve o an Karan'ın tüm bedenini hissettim.Tüm bedenini.Karnımın üstüne değen şişkin erkekliği ile irkildim."Karan Yağız hayal mi bu?"
"Hayalden ötesi."Sesi bacakları titretirdi.Arzulu, boğuktu.Konuşamadım.Öyle sarsılmış, öyle kalp çarpıntısı içindeydim ki, kelimelerimin yakasını kavrayamadım."Artık geri dönüşü, artık sabrı yoktu bunun,anlıyor musun?Duru yoktu.Bundan sonra da yok."
Nefesi yüzüme vurdu,izler bıraktı,muhtaç gözlerim koyu renk ölümlere baktı.Öpüşünün ateşten şiddeti üstümdeydi.
"..Yağız..Bu bir ölüm mü?Öldüm mü ben?"İçimdeki bu istek neydi?Ona koşmak, dudaklarında yanmak istiyordu."Beni öldürdün.Kalbim yerinden çıkacak.Bu bir mahkumiyet mi?Bu ne?Bir cinayet mi?Yaşıyor olamam...Bu his ne böyle?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...