Kitabımı okuyan okuyucalarıma ,Kitap hakkındaki yanlış ve doğru bulduğunuz yerleri , düşüncelerinizi , tepkilerinizi satır aralarında bekliyor olacağım .En azından kitabın nasıl ilerlediğini veya benim göremediğim şeyleri göstermek için. Şimdiden teşekkürler.
Keyifli Okumalar !
❄❄❄
"Bakılmadık en ufak delik bile kalmayacak"diye bağıran Karan beline silahını takarken etrafımıza toplanmış olan bir ordu dolusu koruma Karan'ın sert sesiyle birlikte kafasını onaylarcasına salladı Karan'ın emirleriyle."Duydun mu Kerem?Tek bir delik bile."
Karan'ın tam karşısındaki karanlık köşede kalan Kerem bir robot gibi başını salladı , elleri iki bacağının yanında duruyordu bir asker gibi."Anlaşıldı Karan bey.Hepsine bakılacak"Kerem'in başı korumalara döndüğünde yüzü bir kayanın ki kadar sertti ve tersti.Yaşı yüz hatlarına saklanmıştı Kerem'in.Sorulsa şu yaşta diyemezdim Kerem için ama Karan'ın yanından neredeyse hiç ayrılmayan adamıydı.
"Her şeyden sen sorumlusun Kerem.Sen"Karan Yağız baskın , otoriter , insanın karşısında önünü ilikletecek kadar güçlüydü.Kaşları çatıktı ama sinirli diyemezdim.Lila yoktu, zihnimin yorgun satırlarına yazmak istemeyeceğim o cümlede gizliydi sanki; yüksek ihtimal kaçırılmıştı ve Karan bu konuda ne düşünüyordu bilmiyorum.Yüzü fazla hatta çok ifadesizdi."Lila'yı Adan'dan çıkmadan bulacaksınız"."
Yüzümdeki ifadesizliği bozmadan Karan'ın gergin sırtına bakarken bir kolumla sardığım Asu'ya döndüm bir an.Sessiz sessiz ağladığını görmemle sıkıntılı bir nefes verdim.Ne zaman sakin, huzurlu ve sessiz bir şekilde geçecekti bizim günlerimiz?Ne zaman?
"Anlaşıldı Karan bey.Her şey benim kontrolüm altında.Bu sefer bir aksilik daha olmayacak"Kerem hemen arkasında Lila'yı kaçıran veyahut alıkoyan kişin bayılttığı, bizim ayılttığımız adamlarına ters bir bakış attı. Bugünlük bitirilen-bitirilmek zorunda bırakılan daha doğrusu- festival alanında çadırlarına geçmiş diğer insanlardan uzak bir alandaydık."Lila hanımı sağ salim bulacağız Karan bey.Bizde söz namustur bilirsiniz."
Bizde söz namustur.
Hemen önümdeki Karan'ın biraz arkasında tenime esen soğuk rüzgarla birlikte zar zor ayakta duran Asu'ya sarılmış bir haldeyken düşüncelerimin o acımasız soğukluğu esti, üşüdüm, yutkundum.
Ben Lila'yı bulacaklarına dair bu kesinlikten Kerem kadar emin olamamakla birlikte içimde bir yerde huzursuzluk ve Lila'yı bulamayacak olmanın korkusu vardı.
Lila'yı ya bulamazsak?Ya beklemediğimiz bir halde bulursak ne olacaktı?
Çadırlarına çekilmiş olan insanların o yüksek sesli kahkahalarını olduğum yerden , bu gerginlikte duyabiliyordum ve bu sesler başta beni ve buradaki herkesi istemsizce daha da germekten öteye gitmiyordu.
"Zorundasınız Kerem."Dedi Karan Karael acımadan uzak, buz gibi bir sesle. Sert bir rüzgar esti ve saçlarımı önüme doğru savurdu sertçe."Lila'yı almadan buradan gitmek yok bu gece. Lila benim kardeşimdir. Saçının teline zarar gelirse, hepiniz Adana'nın ortasına asarım."
"Anlaşıldı Karan bey.Herkes anladı"Kerem arkasında bir ordu gibi dizilmiş adamlarına döndü ve o insanda geri adım attıracak bakışlarla baktı."Hemen etrafa dağılıyorsunuz hemen.Hepiniz"
Karan Karael başını anladım dercesine, hızlıca aşağıya yukarı birkaç kere salladığında, kaçırılmış olan Lila'nın gerginliği burada bulunan herkesin üstüne bir yağmur damlası gibi hafif ama bir ölüm kadar da ağırca düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...