❄❄
Kalbim, ömrümü yazan şairdi; O yszar, o siler, o var ederdi beni. Kabul etmekte zorlansam da, kalbim düşüncelerimin kurbanı olmuş ve o şair, yorulmuştu.Esasında, var olduğum bu yıllar boyunca kimse gerçek şairi göremedi. Kimse o şairin ne kadar çırpındığını, yaralarla dolu olduğunu, dünyaya sığamadığını anlayamadı. Bedeninin ne kadar ağır, hayattan aldığı darbelerin ne kadar derin olduğunu görmediler. Ailesi bildiği, en yakınları bile.
Ben Mersin'den delicesine kaçmak isterken bile zihnimin bir köşesinde hep onlar vardı. Kendi şehrimde üniversiteye gitmeyeceğim benim için geri dönüşü olmayan bir düşünceydi. Ama Sena ve Alaz'ın ailesi de, Mersin dışında bir yerde okumalarına izin vermiyordu. Üniversiteyi ailesinin yanında okumak zorundaydılar. Bazen diyordum ki, bizim geleceğimiz ne olacak. Ben nasıl yapacağım? Gideceğim diyorum ama nereye? Nasıl? Tek başıma? Onlar olmadan?
Geleceğimde beni ne bekliyor diyorum sonra kendime. O anlarda, şair daha da yorulurdu. Daha da görünmez, kabına sığamaz olurdu kendini anlatamayınca. Anlatamayınca ve anlamayınca. Belirsizlikte. Şimdi, bu anda, o şair anlamıyordu olanları. Tedirgindi. Korkuyordu.
"Ateş yakamadım sana.Buradan hemen çıkmamız gerek.Çok üşüyor musun Lavin?"Karan'ın sesi yürüdüğümüz boş koridorda adım seslerimize karıştı.Ona bakmadım,adımlarına uymaya çalışmaya devam ettim."Biraz daha dayan.Arabanın içinde ısınırsın.Gitmemiz gerekiyor canım."
"Sıkıntı yok Karan.Çok soğuk değil zaten,üşümüyorum canım.Dayanırım.Bolu'nun soğuğuna dayanmış bir kızım ben. Unuttun mu? "Parmaklarımın ucuna kadar bir donma vardı.Sıcak eli bile üşümeme engel olamıyordu ama ateş yakta diyemezdim."O adamı vuran dışarıda olabilir mi Karan?Gitmiş midir yoksa?Bu yüzden mi acilen çıkıyoruz?"
Karan Yağız, önündeki koridora bakarken çenesini eğdi, ona bakan bana baktığında bakışları her daim olduğu gibi dik, sertti.Bakışları bile savaşçıydı.
"Gitmiştir o."Diyen Karan kendinden son derece emindi."Ve buradan acil çıkmamızın nedeni o değil liseli."Karan sustu, sessizliği tüyler ürperticiydi, hele de bu koridorda."Çıkmamız lazım çünkü emniyete gideceğim.Bolu'dan beri erteliyorum aynasızları ama daha fazla erteleyemem.Ay olacak neredeyse. İfade denen zımbırtıyı vereceğim. "dediğinde başımı aşağı yukarı salladım. Önemsiz bir detaydı bu. Adana'nın sahibi için en azından.
"Nasıl bu kadar eminsin gittiğinden? Ya pusuda bizi bekliyorsa? "
Gözlerim önümde hızla yürüdüğüm koridordan yüzüne doğru döndüğünde kuşkuluydu.Adam ya daha dışarıda bir yerdeyse?
"Eminim.Benim hiç yanıldığımı gördün mü?"Dedi Karan Yağız,kopkoyu bir ormanı andıran gözleri koridordaydı.Yan profilini görebiliyordum."Bu hayatta büyüdüğümü unutuyorsun bazen.Bu hayatta, bu kargaşada büyüdüm ben."Eli daha sıkı elimi kavradı, hâlâ daha koridora bakıyordu."Bu tip adamlarla on beş yaşımdan beri uğraşıyorum.Ne yapacaklarını adım gibi bilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...