BÖLÜM 8

321 49 6
                                    

Ben geldiim. Normalde yeni bölümleri pazar günleri atma düşüncesindeyim ama arada böyle erken sürprizler yapmayı severim.

İYİ OKUMALAR

Neydi bu hissizliğimin sebebi? En başında bu dünyaya hissiz mi gelmiştim yoksa sonradan bir katil çıkıp mı öldürmüştü hislerimi?

Şu yaşıma kadar nadir derinden hissiyatlar yaşadığım olmuştu. Neydi onlar? Hatırlayamıyordum. Derinlerde birkaç görüntü ortaya çıkmak için çırpınıyordu ama her şey fazlasıyla bulanıktı.

Annemlerin ben daha küçükken, anne baba sevgisine en muhtaç olduğum zamanlarda, beni sürekli anneannemlere bırakıp evimize bensiz geri dönmeleri sevgi hissimin yavaş yavaş çürümeye başladığı günlerin başlangıcıydı. Peki bu hissiyatı tamamen ne zaman kaybetmiştim? Bilemiyordum. Çünkü benim tüm hissiyatlarım o kadar ağır ağır çürüyerek ölmüştü ki vefatlarına net bir tarih vermem çok zordu.

Peki diğer hissiyatlarıma ne olmuştu? Aralarında sağlam bir hissiyat kalmış mıydı merak ediyordum. Ama her şeyden çok merak ettiğim bir şey vardı ki o da tüm bu hissiyatlarımın katili ailem miydi yoksa ben miydim? Bu sorunun cevabı beni fazlasıyla cezbediyordu.

Şimdiyse çoğu hissiyatımı kaybettiğim yere, o eve gidiyorduk. Ares'i ikna edebilmenin vermiş olduğu rahatlamayla kısa sürede seri hareketlerle Tamay'ın bana önceden getirdiği kıyafetlerden tayt ve bol bir sweathirt giyerek evden çıkmıştım. Tabi üstüme mont almayı ihmal etmemiştim çünkü hava felaket derecede soğuktu. Kasım ayı tüm hünerlerini konuştururcasına etrafı kutuplardan farksız kılmıştı. Kasvetli havada çıktığımız bu yolda ilk yarım saati atlatmıştık. İkimizden de herhangi bir ses çıkmamıştı şu zamana kadar.

Elimde bir sağa bir sola çevirdiğim telefonumla önümde akıp giden yolu izliyordum. Benay'ı aramak istiyordum. Birazcık onunla konuşsam güzel olurdu. Bu kararda hızla hareket ederek direkt aramayı başlattım. Kulağıma dayadığım telefonla Ares'in dikkati anlık bana kaydı.

"Kimi arıyorsun?"

Bakışlarımı çektiğim düz yoldan direkt ela harelerine baktım ve telefonun açılmasından birkaç saniye önce beklediği yanıtı ona verdim.

"Benay'ı."

Konuşmamın hemen ardından açılan telefonla ahizeden tiz bir çığlık duyuldu.

"Neredesin sen? Kaç arama kaç mesaj bıraktım sana niye geri dönmüyorsun? Hiç mi müsait bir anın olmadı lan?!" dedi hınçla.

Acıyan yüz mimiklerime inat yüzümü buruşturdum. "Bende iyiyim sen nasılsın?" dedim kinaye barındıran ses tonumla.

Derin bir soluk duyuldu. Sakinleşmeye çalışıyordu galiba. "Seni dinliyorum hemen başla anlatmaya!"

Pekâlâ çokta işe yaramış durmuyordu bu çabası. Haklıydı da onun başına gelse böyle şeyler ben daha fena olurdum. Daha çirkef.

"Ben gayet iyiyim. Yaralarım iyileşiyor bir sorun yok ve yeni darbe falan da almadım. Şu anda oraya geliyoruz Ares'le." dedikten sonra biraz duraksadım ve soluklandım.

"Ee? Kızım taksit taksit mi sorayım?"

İşittiğim azarı duymazlıktan gelerek konuşmama kaldığım yerden devam ettim. Gözlerimi bana kaçamak bakışlar atan Ares'e dikerek.

"Evdeki bütün eşyalarımı almak için geliyoruz. Bildirimlere bilerek bakmıyorum çünkü ortalık mahşer yeri gibi ve herkes tek suçlunun ben olduğumu düşünerek bana saldırıyor. İlk fırsatta numaramı değiştireceğim o zaman sana ulaşırım zaten hemen merak etme."

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin