Yine ben yine ben yine ben!
Hayırlı Ramazanlar! Sahura kadar ayakta olan canlarıma sürpriz!
Hemen bölüme koşun ben sizi her zamanki gibi bölüm sonunda bekliyor olacağım.İYİ OKUMALAR
Hafif bir uğultuyla esen ılık rüzgâr siyah gür saçlarımı dalgalandırıyor, sık kirpiklerimin diplerini okşayıp geçerken esmer tenime de uğramayı ihmal etmiyordu. Hissettiğim bu tatlı hislere karşı göz kapaklarımı aralamadan duramazken karşılaştığım manzara gözlerimin irileşmesine sebep oldu.
Sayısız kum tanelerinin üzerinde uzanır vaziyetteydim. Dolunay uçsuz bucaksız görünen denize yansırken ona sayısız yıldızlar eşlik ediyordu. Hafif dalgalanmalarının yanı sıra çarşaf gibi duran denizden eşsiz bir koku yükseliyordu. Böylesine bir mükemmellik karşısında nutkum tutulurken göz bebeklerim tüm bu ana şahit olmak istercesine biraz daha irileşti.
Nerede olduğumu anlamak adına uzandığım yerde oturur pozisyona geçerken etrafıma bakındım ama gördüğüm tek şey sonu görünmeyen kumsal ve denizdi. Karın bölgemde hissettiğim kıpırdanmayla bakışlarım oraya inerken bir kez daha nutkumun tutulmasına engel olamadım.
Upuzun gece karası saçlarım üstümdeki dantellerle işlenmiş beyaz saten elbiseye sıralı ip gibi dökülmüş haldeydi. Lakin sorun bu değildi. Saçlarımın uç kısımları kocaman göbeğimde katlanarak göbeğimin üstünde birikmiş vaziyetteydi. Bu büyüklükteki göbeğime anlam veremezken bu kez karnımın farklı bir kısmında bir kere daha kıpırdanma oldu ve göbeğimin yüzeyi dalgalandı.
Kaşlarım istemsizce bu olaya karşı havalanırken neler olduğunu anlayamıyordum. Ellerim kaplumbağa yavaşlığında titrek bir biçimde göbeğime giderken avuç ilerimi usulca hareketlenen o bölgeye bastırdım. Bu hareketimle bir kez daha hareketlenme olurken avuç içimde hafif bir baskı hissetmemle ışık hızında ellerimi geri çektim.
Orada bir şey vardı. Bu galiba bir bebekti. Başka ne olabilirdi ki? Bu gerçekle kafam biraz daha karışırken bu kez bir ses ulaştı kulaklarıma. Derinlerden gelen uğultunun içinde çok net seçemediğim küçük bir kız çocuğu bana bir şeyler diyordu. Merakımın ağır basmasıyla bu sese daha da dikkat kesilirken ellerim istemsizce karnıma dolandı.
"Bizi bulmanın senin için bedelleri büyük olacak. Seni seviyorum anne, ona iyi bak. En çok da kendine. Ve lütfen bizden vazgeçme..."
Bu da ne demekti? Sesin nereden geldiğini bulmak amacıyla oturduğum kumların üzerinde ayaklanırken ellerimin altındaki tümsek bir anda avuçlarımın içinde eriyip gitti. Soru işaretleriyle dolu gözlerim dümdüz karnıma inerken hızla etrafımda dönmeye başladım. Kapıldığım telaştan adımlarım birbirlerine dolanırken dizlerimin üzerine düşmemek için büyük bir mücadele içerisindeydim.
Deli gibi etrafıma bakınırken neler olduğunu bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı o da karnımdaki bebeğin gitmesiyle bedenimi deli gibi bir korkunun sarmasıydı. Telaş sinsi bir kanser gibi dört koldan bedenime yayılıyordu. Ellerimi dümdüz karnıma bastırırken etrafıma doğru bağırmaya başladım.
"Neler oluyor? Be-bebek, bebeğim nerede?"
Sorularıma herhangi bir yanıt bulamazken birden kendimi karanlıklar içerisinde buldum. Ne o eşsiz manzara vardı artık ne de derinlerden gelen o ses. Sadece benliğimi saran korku ve telaş vardı.
Benliğimde gezinen hislerin ağzımda bıraktığı acı tatla huzursuzca kıpırdandım. Üzerimde hissettiğim ağırlık gerçek bir ağırlık mıydı yoksa az önce gördüklerimin yüreğimde bıraktığı ağırlık mıydı tam anlayamazken zorlukla gözlerimi araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Teen FictionKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...