Ben geldim, bölümü bırakıp gidiyorum. Bölüm sonunda buluşalım..
İYİ OKUMALAR
"Annemin canı yanıyor."
Ağzımdan dökülen kelimelerin ne anlama geldiğini tam olarak algılayamazken olduğum yerde öylece kaldım. Bu kelimeler benim için acı bir anlam ifade ediyordu öyle değil mi? Peki neden bir şey hissedemiyordum?
"Sen iyi misin? Ne oldu burada?" diyen Ares'in ses tonundan pişmanlık akıyordu. Beni burada yalnız bırakmış olmanın verdiği pişmanlık ama buna takılamıyordum. Şu anda aklımda olan tek bir şey vardı o da annemdi.
Kollarımda hissettiğim güçle silkelenirken oturur halde olduğum minik bir kan göleti olan beton zeminden kalktım Ares'in yardımıyla. Her yer kan kokuyordu. Bu koku bana kurban bayramında etrafa sinen kokuyu anımsatıyordu. Kurban bayramında mıydık? Hayır. Her ne kadar kurban bayramında olmasak da burada bir kurban vardı. O kurban da annem oluyordu.
Üstüm başım annemin kanıyla kaplı haldeyken etrafımda bir tur döndüm. Mahşer yerindeymişim gibi hissediyordum. Belki de gerçekten öyleydim aksini kim iddia edebilirdi?
Ares hemen yanı başımda bana anlamsızca bakışlar atarken korkmuş gözüküyordu. Ama az öncesinde babamın anneme bıçak çektiği zamandaki annemin bakışlarındaki korkuyla kıyaslanamazdı bu korku.
Olduğum yerde anlamsızca dikilmemi sürdürürken etraf gittikçe kalabalıklaşıyordu. Polisler etrafı kontrol altına almaya çalışıyordu. Anneannemler deli gibi etrafa bağırıyordu. Dayım arabayı getirmesi gerektiğini ve hemen hastaneye gitmelerini söylerken ablamla göze göze geldim. Kızgın bir biçimde bana bakıyordu. Gözlerinde yaşlar hakimdi. Ona baktığımı fark ettiğinde koşar adım üstüme geldi ve hızla omuzlarımdan beni geriye doğru itti.
"Ne oldu burada? Anneme ne oldu? Sen neden bu haldesin?" dedi bağırarak. Hem ağlayıp hem bağırmasını sürdürürken üstüme gelmesine ara vermiyordu.
İkinci kez beni ittirecekken araya Ares girdi ve buna izin vermedi. Beni sol kolumdan tutarak iyice arkasına çekerken ablama karşı önümde bir siper olmuştu.
"Dur! Görmüyor musun iyi değil!" dedi büyük bir sakinlik içerisinde. Sesi her ne kadar sakin çıksa da ses tonu oldukça sertti.
Annemi hastaneye götürmüşlerdi iyileştirmek için. Bense burada öylece kalmış boş boş dikiliyordum. Annemin yanına gitmem gerekiyordu. Daha onunla konuşmam gereken çok şey vardı. Mesela neden benden özür dilediğiyle ilgili konuşmalıydık. Beni hiç sevmediği için miydi? Bunun için özür dilemesine gerek yoktu o iyi olsun yeterdi benim için.
"Ares." dedim boşlukta yankılanan bir ses tonuyla.
Hala daha sinirli ablama laf anlatmaya çalışan Ares sesimi duymasıyla anında bana dönerken ablamı gerisinde bırakmıştı.
"Efendim?" dedi hızla. Kendime geliyor olmam onu sevindirmiş olmalıydı.
"Annemin yanına gitmeliyim beni götürür müsün?" dedim sakinlikle. Bu kadar sakin olmak Ares'i iyice korkuturken bunda da takılı kalmadım. Bozuk plak gibi takılı kaldığım tek bir şey vardı şu anda. Annem...
***
Nefesler alıyordum. Peş peşe ve içten nefesler. İnsanlar buna bakarak yaşadığımı düşünüyorlardı. Bu düşüncelere en ruhsuz kahkahalarımı bağışlamak ve ardından o insanlara şu sözleri söylemek istiyordum; Nefes aldığıma bakmayın, yaşamak böyle bir şey değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Teen FictionKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...