BÖLÜM 30

168 39 17
                                    

Bölüm sonunda buluşalım;)

İYİ OKUMALAR

"İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şey yapmak zorunda olmamasındadır." demiş, Jean Jacques Rousseau. Bu da özgürlük diye çırpınan benim nasıl bir kafeste sıkışıp kaldığımı en güzel şekilde açıklayan bir sözdü. Özgür olmadığımı, aslında kendimi en özgür olduğumu sandığım zamanlarda bile bir kafesin içerisinde debelenip durduğumu suratıma çarpan bir söz.

İfadesiz bakışlarımı karşımda sabit tutmaya çalışırken aralanan kapının ardındaki kadına baktım. İlk bakışta fark edilen çakma sarı saçları, kısa boyu ve çıkmış göbeğiyle bana meraklı bakışlar atan kadın sorgu dolu bir ifadeyle konuştu.

"Buyurun kime bakmıştınız?"

Şiş karnı fazlasıyla dikkatimi dağıtırken içimden babamın malum yerlerine beddua etmeden duramıyordum. Bir halt yiyorsun madem bari önlemini al aptal herif!

Yapmak zorunda olduğum her yeni bir şeyde kafesimin gittikçe daraldığını hissediyordum. Karşımdaki kadın uzun süren sessizliğimden rahatsız olmuşçasına yerinde kıpırdanırken artık konuşmam gerektiğini fazlasıyla belli eden bakışlarla bana bakmaya devam etti. Bir kez daha yapacak olduğum şey için babama lanetler okurken konuşmak üzere kuruluktan birbirine yapışmış dudaklarımı zorlukla araladım.

Hangi kız çocuğu babasının hamile bıraktığı metresle görüşmek zorundaydı tanrı aşkına!

"Ahu." dedim sadece. Umarım adın Ahu değildir ve umarım tüm bunlar sadece bir yalandan ibarettir.

"Ahu benim. Ne için gelmiştiniz acaba?" dedi daha da meraklanan bir ses tonuyla. Onu tanımadığımın ama onunla görüşmek istediğimin farkına çoktan varmıştı. O da beni tanımıyordu hareketlerinden bu çok net belliydi. Gözlerinde beliren soru kendini açık bir şekilde fire veriyordu. Bu kim ve benimle ne konuşacak?

Kadının ince sesiyle fazla kibar konuşması var olan gerginliğimi ve sinirimi hat safhaya çıkartırken derin bir nefes aldım. Sakin olmalıydım. Buraya kadar gelmiştim bundan sonrasını da bir şekilde halledebilirdim.

"Ben Lavinia Aral, Ecevit'in kızıyım. Konuşmamız lazım."

Soyadımı duyduğu anda gözle görünür bir biçimde gerilen kadın, babamın adını da duymasıyla bir adım geriledi. Bir eliyle tuttuğu sokak kapısının arkasına doğru kayarken şiş karnını gizlemeye çalışır gibi bir hale büründü.

"Ne konuşmamız gerekiyor anlamadım?"

Sabırlı yanımın kotası zorlanırken karşımdaki kadının kapıyı tutan elinin kapıyı sıktığını fark ettim. Artık dışarıdan nasıl gözüküyordum bilmiyordum ama kadını korkuttuğum kesindi.

"Bak buraya herhangi bir tatsızlık çıkması için gelmedim. İsteyerek bile gelmedim! Konuşalım gideceğim." dedim bezmiş bir biçimde. Her ne kadar normal şartlarda olsaydık karşımdaki kadını evire çevire dövecek bir potansiyelde olsam da şiş karnı şu anda buna büyük bir engeldi. Ortada her kimin olursa olsun bir bebek söz konusuydu ve ben bunu görmezden gelemezdim.

Konuşmam üzerine surat ifadesi kararsızlığa bürünen kadın birkaç saniyelik düşünmenin ve beni süzmenin ardından aralık kapıyı ardına kadar açtı ve herhangi bir şey demeden beni içeri davet etti.

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin