Ben geldim ben! Hemen bölüme koşun ben sizi bölüm sonunda bekliyor olacağım.
İYİ OKUMALAR
Hissediyordum. Zihinim içindeki bazı düşünceler içerideki bir şeyleri deviriyor ve ben bunları çok net hissediyordum.
Devrilen şeyler benden bir parça ve onları deviren şeyse bana ait olmayan bir şeydi. Sanırım zarara uğruyordum. Bu zarar içten içe olan ve gözle görülemeyen ama canla hissedilen bir şeydi.
Sanırım birazda gergindim. Yaklaşık yarım saat önce adı Ahmet olan koruma tipli adamın nefes nefese gelip verdiği haberle birlikte Ares hiçbir şey demeden beni evin içerisine sokmuş ardından da ön kapıdan çıkıp devasa bahçenin girişine gitmişti.
Bırakıldığım oturma odası evin arka tarafına yani Karadeniz kısmına bakan cephedeydi tıpkı mutfak gibi. Buradan evin ön tarafı görülmüyordu ve ben orada durumlar ne alemdeydi bilmiyordum. Yalnızca şu anda tıpkı benim gibi oturma odasında oturmakta olan ve ilkten Ares'le dışarı çıkıp ardından az önce geri gelen muhteşem üçlüden kulak kenarıyla duyduğum kadarıyla Demiröz fazla kalabalık gelmişti. Galiba gerçekten de zorla içeri girme niyetindeydi ama bilmediği bir şey vardı o da buranın daha kalabalık olduğu gerçeğiydi.
On dakikadır varlıklarını görmezden geldiğim muhteşem üçlüyle oldukça büyük ve tam benim tarzım olan oturma odasında otururken içten içe artık Ares'in geri gelmesini istiyordum. Sık sık üzerime uğrayan bakışların farkındaydım ve bundan rahatsızdım.
Hayır bunları Ares kovmamış mıydı neden hala buradalardı? Tamam ev kuzenlerinin olabilirdi ama sonuçta kuzenleri onları kovmuştu. Biraz alınma, darılma falan olmalıydı! Ne bu böyle hep yüzsüzlük hep yüzsüzlük!
İstemsiz kasılarak oturduğum üçlü koltukta artık götüm uyuşurken Ares'in geri gelmediği her geçen saniyede bu rahatsızlığımı gereksiz görmeye başlamıştım. Sonuçta Ares bana bizim evimiz dememiş miydi? Asıl rahat olması gereken benim rahatsız olması gereken onlar değil miydi? Roller birbirine girmişti. Hem her ne kadar kabul etmek istemesem de bulunduğum yerde rahat hissetmemi sağlayan bu adam nerede kalmıştı? Bir türlü gelmek bilmiyordu!
İçeri girdiğim ilk ana nazaran biraz olsun ısınan ayaklarımı yukarı çekerek bağdaş kurarken arkamdaki yastıkları yanıma çekerek geriye doğru rahat bir biçimde oturdum. Belimin sağ tarafını koltuk kenarına yaslarken aynı şekilde sağ kolumu da kenarlığın üst yüzeyine yaslayarak başımı koluma yasladım. Bakışlarım oturduğum koltuğun sırt yaslama kısmında bulunan ve buradan yumuşacık görünen battaniyeye kayarken sol elimle ona uzandım. Avuçladığım gibi üzerime gelişi güzel örttüğüm battaniyeyle kısmi bir sarılma pozisyonu aldım.
"Kibar teyze!" diyerek hiç beklenmedik bir anda mutfağa doğru seslenerek muhteşem üçlünün dikkatini bu kez açık seçik üzerime çektim.
Bu tavrımı bende beklemezken her şey bir anda olmuştu. Umarım beni duymuştur diye içten içe dua ederken çok değil bir dakika içinde oturma odasına giren kadınla rahat bir nefes verdim.
"Buyur kızım bir şey mi istemiştin?"
Değişen rollerin dengelemesini baştan düzeltmek adına oldukça rahat gözükmeye çalışırken sakin bir ses tonuyla konuştum. "Böğürtlen çayı var mıydı?"
"Olmaz olur mu var tabi. Ares oğlum her bir bitki çaylarını stok yaptırdı eve." diyerek Ares sanki bir marifet başarmış gibi hevesle konuşan kadına sadece yarım ama gerçekçi bir tebessüm sundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Novela JuvenilKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...