BÖLÜM 3

641 58 58
                                    

Buralardayım. Yeni bölümü sizlere bırakarak yine buralarda olmaya devam etmeye gidiyorum.

İYİ OKUMALAR

Yapılan tüm fedakarlıklar iyilik amaçlı değil de ne içindi? Her fedakârlık birazda kendinden ödün vermeyi gerektirmiyor muydu? Herkesin harcı olabilir miydi bu? Hiç sanmıyordum.

Tanrının kullarına özene bezene vermiş olduğu özelliklerden en önemlileri arasındaydı bence fedakârlık. Tıpkı merhamet, sevgi, saygı gibi özelliklerin yanında en baş sıralarda yer alıyor ve herkeste bulunmuyordu. Peki herkese verilmiş olsaydı bu özellikler Tanrının kötü kullarından eser kalır mıydı? Bunu da hiç sanmıyordum.

Kendi benliğimi yine feda ettiğim zamanlardan birindeydik. Her ne kadar yaptığım fedakarlıklar veya iyilikler için hiçbir zaman bir karşılık beklemesem de bu konu için geçerli değildi bu durum. Bende tabiri caizse gün yüzü görmek istiyordum artık. Tasasızca mutlu olmak, kahkahalar atmak, sonunu düşünmeden eğlenmek istiyordum. Âşık olmak istiyordum. Beni sınırsızca sevip kollayabilecek birini istiyordum. Yani geçmişimden çok uzak yeni bir hayat istiyordum.

Daha önce ilişki adına bir denemem olmuştu lakin çok da uzun sürmemişti çünkü hüsrana çabuk uğramıştım. Olgunlaşmamış ergenin tekiyle muhatap olduğumu fark ettiğim anda tüm bağlantımı kesmiştim. Başlangıçtan sonuca ulaşma sürem de tahmini iki buçuk haftamı falan almıştı. Bir daha da denememiştim zaten bu sonuç bana yetip de artmıştı.

Erkekler muhatap olmak isteyeceğim varlıklar kesinlikle değildi. Olgunlaşmamış varlıkların tekiydi çoğunluğu başta da babam olmak üzere. Benim canımı sıkmaktan veyahut beni zora sokmaktan başka bir şeye yaramıyorlardı. Şu anda da olduğu gibi.

"Lavinia ne saçmalıyorsun?" dedi annem kısa süreli girdiği şoktan çıkarak.

Ah pekâlâ beni zaten hiçbir zaman tekte anlamamıştın anne.

"Burada kalmaya karar verdim." dedim tane tane beni anlamasını istercesine.

"Yediğin dayağı ne çabuk unuttun salak mısın kızım sen ne yapacaksın onun yanında? Saçmalıyorsun Lavinia hemen eşyalarını toplayıp yanıma geliyorsun."

Benim kararlarıma saygı duyacağın bir an gelecek miydi hiç anne? Bunu görmeyi gerçekten isterdim ama göremeyeceğimin pek ala farkındaydım.

"Kararımı verdim anne. Burada bir hayatım var devam etmem gereken. En kısa zamanda yanınıza uğrayacağım. Kendinize iyi bakın." dedim büyük bir istikrarla itiraz istemediğimi belli ederek.

"Kararına sıç-"

Cümlemin hemen bitişinde küfrettiğini duyduğum annemin hakaretlerinin devamını dinlemeye gerek duymadan aramayı sonlandırdım. Genelde telefon konuşmalarımız hep böyle sonlanırdı. Konu her ne olursa olsun annem benim dediğim hiçbir şeye saygı duymaz ve sonu direkt küfre bağlardı ve bende saygısızlığımı konuşturarak onu dinlemez aramayı direkt sonlandırırdım. Bakışlarımı telefonumun ekranından çekerek babama diktim. Bakışlarında gördüğüm saf memnuniyet canımı sıkarken gözlerimi devirdim.

"Şimdi beni rahat bırak. Her zamanki gibi maddi işlerimi görmeye devam edebilirsin. Görelim bakalım tekrardan bana sağlayabildiğin şu imkanları."

Yüzündeki gevşek gülümseyişle beni dinleyen babam boşta kalan, şişe tutmayan elini ceplerinde dolandırmaya başlarken beni yanıtsız bırakmadı.

"İçimden bir ses kredi kartlarımın içinden geçeceğini söylüyor."

"Şu anda bende bir kart yok. Ha eğer ki herhangi biri elime geçerse bundan hiç şüphen olmasın." dedim ses tonumda meydan okumanın her bir zerresi gezinirken.

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin