BÖLÜM 10

308 44 1
                                    

Eyyo ben geldim! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Bölümün yıldızcığını doldurmayı, yorumlarda kendinizi göstermeyi unutmayın!!! Öpüldünüz.

İYİ OKUMALAR

Kıyıya vurana kadar her şeyin içinde bulunduğum okyanustan ve yüzeye doğru baktığımda gördüğüm gökyüzünden ibaret olduğunu sanan bir balıktım. İnsanlar birçok derdin bir araya gelerek oluşturduğu dertler senfonisi; ben en büyük dertler benim sandım. Gün geldi bunlardan yakındım gün geldi sessizliğimi koruyarak sabrımı gösterdim. Ama bir gün geldi ve ben, dışarıda bir yerlerde benden de büyük dertleri olan insanların olabileceğini fark ettim.

Ares...

Ne söylemem ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Düşüncelerim kuyruklarını birbirlerine bağlamış çığlık çığlığa dönüp duruyordu kafamın içinde. Düşüncelerimi zapt edemiyordum.

Başımdan aşağı tüm ağırlığıyla akıp giden suyun düşüncelerimi de beraberinde götürmesini isterdim. Bu durum her ne kadar mümkün olmasa da olmasını diler gibi gözlerimi daha da sıkı yumdum ve yüzümü yukarı doğru kaldırdım. Şakaklarıma vurup oradan birer birer intihar eden su damlacıklarını bu hareketimle daha derinlerimde hissedebiliyordum.

Ailesinin öldüğünü tüm ifadesizliğiyle katı bir ses tonuyla dillendiren Ares'e tek bir kelime bile edememiştim. Yeni öğrendiğim bilgilerin altında ezilirken o an onun göğsünde olan o ağırlığı birebir kendi göğsümde hissettiğime yemin edebilirdim.

Sözlerinin ardından benden kaçırdığı bakışlarıyla zaten bir şeyler dememi beklemediğini bana açıkça belli etmişti Ares. Bende bir şeyler diyebilecek durumda değildim zaten.

Sözlerin öneminin farkındaydım ama bazen sözlerden önce hareketlerin ve o hareketlerin hissettirdiği hislerin önemi vardı. Ve biz o an, o anlardan birindeydik. Bunu tüm benliğimle hissetmiştim.

Ne yaptığımı bir an bile düşünmeden ve yaptığım hareketin doğruluğunu sorgulamadan cılız kollarımı Ares'in geniş gövdesine dolamıştım. Elimden başka bir şey gelmediği o anlarda bu hareketimin önemi büyüktü benim için. Ona 'Çok üzgünüm.' ve 'Yanındayım.' demek istemiştim. Sen nasıl benim yanımda olduysan bende şimdi senin yanındayım.

Demek istediğim şeyleri harfi harfine anladı mı bilmiyordum ama o an bir süre kasılıp kalmanın ardından onun da kollarını bana dolaması ve öylece durmamız anladığını gösteriyordu galiba. En azından ben bundan bunu çıkartmıştım.

O acılı ama bir o kadar da büyülü olan anların ardından Ares artık yatıp dinlenmem gerektiğini ve yarının uzun bir gün olacağını söyleyerek odadan çıkmıştı. Söylediklerini haklı bularak bende çok oyalanmamış kendimi direkt duşa atmıştım. Şimdiyse bir süredir duştaydım.

İlk olarak saçlarımı büyük bir özenle yıkamış ardından yaralarla bezeli bedenimi bir güzel liflemiştim. Lif kısmı biraz canımı yaksa da aldırış etmemiş zihnimdeki kötü anıların bedenimdeki izlerini silmek istercesine bedenime karşı hoyratça davranmıştım. Tüm işlerimin bittiğine kanaat getirdikten sonra da tazyikli akan suyun altında kalmak istemiştim bir süre.

Akan suyun yoğunluğuyla kapışacak çoklukta düşüncelerle doluydum. Aklımda Tamay'ın daha birkaç saat önce söylediği sözler dönüp duruyordu.

"Açıkçası ben gelmene çok sevindim bunu demeden geçmeyeceğim. Her şerde bir hayır olduğunu düşünürüm hep. Belli ki hoş şeyler yaşamamışsın ama ben bunlardan sonra buraya gelmeni, yolunun bizimle kesişmesini bir hayır olarak görüyorum. Bizde çok şer yaşadık sonucunda birkaçımız hayrımızı gördük yani ben gördüğümüzü düşünüyorum... En azından Ares hariç hepimizin."

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin