BÖLÜM 15

225 46 13
                                    

Ben geldim ben geldim. Bölüm sonunda buluşalım, orada sizi bekliyorum..

İYİ OKUMALAR

Son derece sıradan giden hayatımın altüst oluşunu üçüncü bir göz gibi dışarıdan seyrediyordum uzun zamandır. Sanki mahvolan hayat benimkisi değilmiş gibi öylesine ruhsuz öylesine hissiz. Tepkilerim çok öncelerden tükenmişti. Bomboş ortada kaldığım zamanlardaydım. Bir daha neye nasıl tepki verebilirdim bilmiyordum. Hatta bir daha bir şeye tepki verebilecek kadar bir şeyler hissedebilir miydim onu da bilmiyordum.

Tüm bu bilinmezliklere rağmen tanrıya dua etmekten de çekinmiyordum. Bir gün gerçekten mutlu olmayı, bir şeyler hissetmeyi, tüm bu olanları gerimde bırakmayı diliyordum. Her ne kadar kendimi bir ölüden farksız görsem de içten içe umut etmeyi de kesemiyordum. Aptal mıydım? Belki.

Ucuna tedirgince tünediğim ikili koltukta oturmamı sürdürürken bakışlarımı kucağımdaki ellerimden çekip oturma odasında dolaştırdım. Herkes çok gergindi, kimseden çıt çıkmıyordu. Ares'in öfke dolu tepkisinden sonra Tamer ayağa kalkmış ve Ares'in elinden fotoğrafı alıp olan biten her şeyi birinci elden görmüştü. Sonrasında sırasıyla Bars ve Tamay'da fotoğrafa ve ardında yazan nota bakarken bizi açıklama yapmaktan kurtarmışlardı. Hoş bir açıklama yapmaya kalksak ne ben ne de Ares bu fotoğraf ve nota bir açıklamada bulunabilirdik.

Neler olduğuna dair hiçbir fikrim olmazken benim dışımda herkesin neler döndüğünü çok iyi anladığının farkındaydım. Bir tek konunun Kubat denilen adam olduğunu tahmin edebilirken daha fazlası yoktu. Kimsede kalkıp bana açıklama yapmıyordu.

Ben ikili koltukta, muhteşem üçlüde üçlü koltukta gergince otururken hepimiz Ares'in gelmesini ve bir şeyler demesini bekliyorduk. Yani en azından ben bekliyordum. Tamer'in elinden fotoğrafı almasıyla kendine gelen Ares hızla üst kattaki çalışma odasına çıkarken ardından kapıyı da kilitlemişti. Bunu hemen peşine kuyruk gibi takılıp sonrada suratıma kapanıp kilitlenen kapıdan biliyordum.

Girdiği çalışma odasından öfkeli bağırışları arada oturma odasına kadar gelse de kimse kalkıp yanına gitmiyordu. Yoğun bir telefon trafiğindeydi. Artık gördüğü şeyden ne anlam çıkarttıysa ortalığı ayağa kaldırmıştı resmen. Bir ara Tamer ve Bars'ta birkaç telefon görüşmesi yaparken durumun ciddiyetini idrak etmemek imkansızdı. Kötü şeyler olacaktı, planları yapılıyordu. Hissediyordum.

Ares odadan çıktığından beri oturduğu yerde kıpır kıpır olup bir türlü sabit duramayan Tamer en sonunda oturduğu yerden ayaklandı. Verdiği sesli soluklar içime daha da sıkıntı vermekten başka bir işe yaramazken kapının girişindeki hareketlilik dikkatimi çekti. Bakışlarımı terasa açılan boydan cam sürgülü kapının önündeki Tamer'den alarak hareketliliğe çevirdim. Ares gelmişti.

Doğrudan ikili koltuğa gelerek yanıma kurulan Ares'in telefon trafiği bitmiş olmalıydı. Şu anda oldukça sakin gözüküyordu. İçte yatan duygularını büyük bir ustalıkla gizleyerek dışarı yansıttığı bu sakin görüntüsü beni hiç rahatlatmıyordu. Oturduğu yerden bana yandan kısa bir bakış atıp sorgu dolu bir ifadeyle Bars'lara döndü.

"Siz niye hala buradasınız?" diyerek oldukça kaba bir soru sorarken onun bu hallerine gözlerimi devirmek istedim. Bildiğin açık açık neden hala gitmediklerini sorguluyor ve resmen kovuyordu.

Onun bu tavrına tam Bars bir yanıt verecekken arkamızdan gelen Tamer'in sesi buna engel oldu. Öfke dolu bir biçimde karşımıza gelirken hırsla konuşan Tamer'in bu tavrı zaten gergin olan ortamı daha da germekten başka bir işe yaramamıştı.

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin