31 Ocak. İyi ki doğdun Lavinia Aral!
İyi ki yollarımız kesişmiş. 22 yıllık hayatımda bana çok şey kattın ve bir o kadar da çok şey aldın. Ama her şeye rağmen iyi ki diyorum!
Biliyorum, olması gerekiyordu. Biliyorum, yaşanması gerekiyordu. Biliyorum, geçmesi gerekiyordu. Oldu, yaşandı ama geçti? Biliyorum bir gün o da olacak. Geçecek.
Hayatta başına gelenlerle büyük bir umutsuzluk içerisinde boğulurken hep içinde bir yerlerde umudu yaşatman benim sana en büyük armağanım. Lütfen buna sahip çık ve asla kaybetme.
Kitap evreninde şu anda bulunduğun yaşın her ne kadar 19 olsa da gerçek hayata dönüp baktığımızda benimle aynı yaştasın. Evet doğum günlerimiz aynı. İyi ki doğduk diyelim mi? Her ne kadar hayat bize iyi ki doğdun demese de biz birbirimize diyelim. İyi ki doğdun, iyi ki doğduk!
Korkma. Ben, benim aksime hayatın sana iyi ki doğdun demesi için büyük bir mücadele içerisindeyim. Sen hep iyi ki doğdun olarak kalacaksın. Seni seviyorum!
***
31 Ocak 2002 akşam saatleri.
Akşam ezanının henüz okunduğu saniyelerde kim bilir kaç yaşam hayata veda ederken Türkiye'nin küçük şehirlerinden birinde yeni bir yaşam hayata merhaba dedi. Onu gören tüm sağlık personellerinin dudaklarından dökülen tek kelime maşallah olurken doğumhane kapısında onu bekleyen kimsenin olmaması bebek Lavinia'nın algılayabileceği bir şey değildi. Ama annesinin algılayabileceği bir şeydi. Ana rahminden çıktığı gibi suratına göz ucuyla bile bakmadan hemşirenin kollarındaki minik bedenini titreyen elleriyle ittiren annesinin...
Gelmesi beklenen tarihten çok önce dünyaya gelmeye karar vermesi, doğrusu buna zorunda bırakılmasıyla babası tarafından sadece bir doğum çantasıyla hastane kapısına bırakılan annesinin kendisine karşı olan sevgisizliğini; babasının merhametsizliğini algılayamasa da hissetmiş olacak ki içli içli ağlayan bebek Lavinia'nın susturulması bebek hemşirelerinin bir saate yakın bir vaktini almıştı.
Bebek Lavinia dünyaya gelişinin ilk saniyesinden itibaren susmak nedir bilmezken bundan sonrasında da konuşmak nedir bilmeyeceğini bilmiyordu. Bu ironi onun hayatının trajikomik tarafı olsa gerekti.
Gerçekleşen zorlu doğumdan sonra anne Nalan gerekli toparlanmalardan sonra hemşireler yardımıyla hasta odasına geçerken bebek Lavinia için durum böyle olmadı. Doğum sonrası yapılan sağlık taramalarının kalple ilgili olan kısımlarından geçemeyen bebek Lavinia'nın ansızın kuvöze alınması beklenen bir şey değildi ama oldu.
Üç ay gibi bir süre kuvözde kalan bebek Lavinia hastanenin göz bebeği olurken herkes onun siyah gür saçlarına ve eşsiz gözüken gözlerine aşık olmadan yapamıyordu. Kuvöze alındıktan birkaç saat sonra hastaneye gelen babası bile onun görünüşüne hayran olmuşken, rahminden kopan kendi parçasına göz ucuyla bile bakmayan annesi daha bebek Lavinia'nın görünüşünü bile bilmiyordu. Çünkü onu hiç görmemiş, görmek istememişti.
Üç aydır kuvözde olan bebek Lavinia için sadece kocası Ecevit zoruyla süt sağıyor, onu da bebek hemşireleriyle iletiyordu. İçeri girip beş dakika bile olsa emzirmek istemeyen bu kadını gören herkes yargılıyordu.
Nasıl bir anneydi bu?
Dışarıdan bakınca doğumda yanında olmasa da sonrasında her gün hastaneye gelen babası çok iyi bir babayken onun suratına bir kez bile bakmadan aylarını geçiren, bebeğini emzirmemek için aylardır evden süt sağıp gönderen kadın çok kötü bir anneydi. Peki gerçeği kim bilebilirdi? İnsanların bu kör edici ön yargısı nereye kadar böyle gidecekti?
Varlığı tecavüzle oluşan, doğumu psikolojik şiddet ve tartaklanma sonucu gerçekleşen bebeği annesi sevmek istemiyorsa bu anneye kim ne diyebilirdi?
Anne haksızdı bu kesin bir şeydi. Annelik böyle bir şey değildi ama annelik böyle de bir şey değildi. Anne hem haksız hem haklıyken annelik nasıl bir şeydi? Bunun cevabını geçen yıllarda ne annesi verebilmişti Lavinia'ya ne de bir başkası.
Bunun cevabını yalnızca kendi rahmine bir can düştüğünde öğrenebilecekti Lavinia ve bunun için çok da zamanı kalmamıştı.
***
Herkese merhaba! Günün anlam ve önemine uygun ufak, çok ufak bir alıntıyla geldim. Lavinia'nın hayatına dair öğrendiğiniz yeni şeylerle birlikte onu daha iyi tanıdığınızı düşünüyorum.
Her şeyin başlangıcı olmasa da yine de bir başlangıç sayılabilecek bu anıyla artık ona biraz daha yakınsınız.
2 yıl 6 ay 24 gündür birlikte olduğumuz bu yolda desteklerini esirgemeyen okurlarıma teşekkür ediyorum. Daha kalabalık ve güçlü olduğumuz günlerimize!
Sizi seviyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Подростковая литератураKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...