BÖLÜM 25

163 40 117
                                    

Sizlere bomba gibi bir bölümle geldim. Bölüm sonunda buluşalım şimdi hemen bölüme koşunn!

İYİ OKUMALAR

"O olay öyle değildi ama baba ya!" diyerek elindeki çekirdek kabuğunu kucağındaki kasenin içine fırlatır gibi attı Tamer. Kaşları hafif çatılmıştı ve birazda suratı kızarmıştı. Utanmış mıydı o?

"Ne demek öyle değil? Gayet de öyleydi beyefendi."

Deniz Bey itiraz istemezcesine kaşlarını kaldırırken anlatmakta olduğu olaya devam etti. "Artık gittiği okulda pisuvara işemeyi kim öğretti daha beş yaşındaki çocuğa bilmiyorum ama evde de bu böyle her yere işiyormuş meğer. Eğer Tamer'i mutfakta sandalyeye çıkmış bir biçimde lavaboya işerken yakalamasaydık anlamayacaktık da. İşin iyi yani bunun salak olduğunu o zaman anladık bu olay sayesinde. Bir insan pisuvarla lavaboları nasıl benzetebilir anlamıyorum. Yani en azından mutfak lavabosunu benzetmezsin değil mi? Mutfak yani!"

Ben hariç herkesin bu olayı daha önceden dinlediğini yüzlerinde oluşan sadece bir sırıtmadan anlarken bense kahkahalarla gülüyordum. "Yalnız bu olay çok iyi gerçekten." dedim gülmem sırıtmaya dönerken. Kucağımdaki çekirdek kasesinden keyifle bir avuç çekirdeği daha elime alıp çitlerken sırıtarak Tamer'e alttan alttan bakıyordum.

Hava çoktan kararmıştı. Sabahtan beri buradaydık. Kahvaltı sonrası sohbet muhabbet derken öğle yemeği vakti gelmişti. Onu da hep beraber yemiştik ve bir kahve içelim biraz daha sohbet edelim diye diye akşam yemeğini de burada aradan çıkartmıştık. Sofradan kalkalı neredeyse bir saat oluyordu ve biz cümbür cemaat salonda oturmuş çay eşliğinde sohbet ediyorduk.

Sabahtan beri aynı kadroyla oldukça uzun sohbetler etmiş ve fazlasıyla eğlenmiştim. Gerçekten samimi bir ortamdı ve ben böyle bir ortamda bulunmayalı galiba uzun zaman oluyordu. Ares nedensiz bugün fazla huysuz ve sessizdi. Gün içinde bana tam yedi kez sıkıldıysan gidelim mi diye sormuştu ama ben hepsinde onu reddetmiştim. Çünkü hiç sıkılmamıştım.

Hatta Umay Hanım'la bir ara beraber mutfağa girmiş ve tatlı yapmıştık. Bunun için Tamer'in baskısına ve dopingine fazlasıyla maruz kalmıştım. Canının bir anda tatlı çekmesiyle ve nedensiz! bunu benden istemesinden çıkarttığım tek anlam benim elimin fazlasıyla lezzetli olması ve Tamer'in de bunu çok iyi biliyor olmasıydı. Birde kahvaltı faslında bana kendi kendine küstüğünden bunun bir barışma maliyetinde olacağını da söylemesiydi.

Normalde tanıdığım Tamer'le bugünkü Tamer asla aynı kişi olamazken aslında bugün gördüğüm kişinin gerçek Tamer olduğunu fark etmem çokta zor olmamıştı. Arada aramızda imalı bakışmalar geçse de hiç yalnız kalmadığımızdan dün akşamki gibi bir konuşma yaşanmamıştı.

"Baba ne gerek var şimdi milattan önceki konuları açmanın? Hem ayrıca hep beni anlatıp rezil edeceğine birazda Ares'i falan rezil etsene!"

Tamer'in sözleriyle hevesle Deniz Bey'e dönerken bakışlarım heyecanlanmıştım. Ares'in de var mıydı böyle anıları? Öğrenmek için içten içe sabırsızlanarak Deniz Bey'e diktim bakışlarımı. Ama Tamer'in sözleriyle Deniz Bey'in bundan pekte memnun olmamış gibi suratı düz bir hal aldığında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anladım.

"Ares oldukça uslu ve akıllı bir çocuktu yoktu onda böyle şeyler." diyerek konuyu resmen geçiştirmesiyle benim altı köşeli jetonum düştü.

Bahsettikleri zamanlarda Ares hem yetim hem de öksüz bir biçimde dedesinin dibinde hiç bulunmaması gereken yerlerde, olmaması gereken işlerin içindeydi. Onun hiç böyle haylazlıklar yapmaya ya da bir şeyleri yanlış öğrenmeye fırsatı olmamıştı. Ona bu fırsat Demiröz tarafından hiç verilmemişti.

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin