BÖLÜM 22

152 42 21
                                    

Ben geldim. Bölüm sonunda buluşalım.

İYİ OKUMALAR

Tanrının hepimiz adına yazmış olduğu belirli hayatlar vardı. Bunu bazı karar anlarımızda yapmış olduğumuz seçimlerle her ne kadar değiştirsek de bu köklü bir değişiklik olmazdı. Olamazdı. Zaten yapmış olduğumuz seçimler sonucu değiştirdiğimiz kaderimizde tanrının bir yazgısı değil miydi? Kalem her türlü onun elindeydi ve neler olacağına o karar verirdi.

İhanet. İhanet, tanrının benim adıma yazmış olduğu hayatımda değiştirilemez bir gerçekti. Ne yaparsam yapayım, seçimim ne olursa olsun ihanet dönüp dolaşıp beni buluyordu. Bu da benim kaderimin baş yazgısı olsa gerekti.

Oyunlar, arkamdan çevrilen dolaplar ve benim adıma yapılmış ama benim haberimin dahi olmadığı baş rolünün ben olduğum planlar. Bunlarda ihanetin hemen ardından gelen diğer yazgılarımdı. Mutluluk benim için gerçekten de imkansızdı. Huzurlu olduğumu sandığım, kendimi güvende hissettiğim ve gerçekten de ait olduğum yer burası dediğim anların birer sanrı olduğunu tekrardan idrak ettiğim andaydım.

Yaşadığım hayal kırıklığının buruk tadı ağzıma yabancı değildi. Bu tadı daha öncelerde de birçok kez tatmıştım.

"Hasta mı oluyorsun?"

Bakışlarımı önümdeki tabaktan alırken beynimde yankılanan seslere susmaları adına bir işaret verdim. Ares'in şüpheli ve birazda tedirgin bakan gözlerine çevirdim ifadesiz bakışlarımı.

"Galiba öyle oluyorum." dedim geçiştirircesine.

Bedenen bir hastalık değildi bu. Ruhum gün geçtikçe daha da batıyordu. Ruhumun hastalandığını tüm iliklerimde hissediyordum.

"İstersen hastaneye gidebiliriz?" Oldukça ilgili bir biçimde olan bu yaklaşımı bana hiçte yabancı gelmedi. Zaman geçtikçe birbirimizi daha da tanıyor ve değer veriyorduk. Birbirimize duyduğumuz ilgiyi de göstermekten çekinmiyor, istediğimiz gibi davranıyorduk. Yani en azından benim için durum böyleydi.

"Gerek yok. Zaten bugün son iş günü hafta sonu güzelce dinlenirim."

Yemek gecesinin üstünden iki gün geçmişti. Bakışlarım masanın üstündeki telefonuma kaydı. Gelen bildirim sayesinde aydınlanan ekrandan tarihe ve saate baktım. 8 Ocak Cuma saat 12.42'ydi. Ares'le öğle yemeğindeydik. Restoran olarak şirketin çaprazında kalan şık bir mekânı tercih etmiştik. Bu tercih tabi ki Ares'e aitti.

Benim ısrarlarım dışında onu hiçbir sokak satıcısından ya da küçük bir lokantadan yemek yerken görmemiştim. Gittiğimiz yerlerin hepsi onun gücünü gösterir gibi şık ve oldukça pahalı yerlerdi. Bir makarna tabağına 420 lira vermeyi oldukça saçma buluyordum ama bu konuda Ares benimle hem fikir değildi. Kendi tercihiydi. Sonuçta para benden çıkmıyordu.

"Emin misin?" Son bir şüpheyle sorduğu soruya başımı sallamakla yetindim.

Bir an önce yemeklerimiz bitse de şirkete gitsek diye düşünürken daha fazla yiyemeyeceğime karar verdim. Elimdeki çatalı tabağın kenarına yaslarken önümden biraz ileriye doğru şekilde ittirdim. Kenarda duran peçeteyle dudaklarımı silerken Ares beni pür dikkat izliyordu.

"Ben doydum." dedim ve arkama yaslandım.

"Ne çabuk?" derken Ares de yemek yemeyi bıraktı ve beni taklit ederek oda arkasına yayvanca yaslandı.

LÂL -EHVENİŞER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin