Hayırlı ramazanlar. Biliyorum geç geldim, üzgünüm. Bir türlü kafamı toplayıp bilgisayar başına geçemedim. Şimdi lafı çok uzatmadan direkt bölüme geçiyorum. Her zamanki gibi bölüm sonunda buluşalım.
İYİ OKUMALAR
Farklı yer, farklı zaman, farklı kişi ve farklı bir olay. İki şey aynı o da bir ben ve bir de olayların nedeni ve sonu.
Hiçbir zaman denk olmayacak olsa da geçmiştekinden ne daha az ne de daha fazla bir acıyla yine bir ameliyathane önündeydim. Yine tanıklıkta başı çektiğim bir olayın sonu hastanede bitiyordu. Bu kez burada oturulacak tek bir sandalye bile yoktu. Kaç saattir duvarın dibine çökmüş bir vaziyette yerde oturuyordum bilmiyordum. Hastane fayanslarının acı soğukluğu üzerime sineli çok oluyordu.
Bakışlarım hastane koridorunun beyaz zemininde kilitlenmiş bir şekilde uzun bir süredir fersizce bakıyordu. Bedenim burada gözükebilirdi ama zihnim buradan çok uzaktaydı ve bir o kadar da buraya çok yakındı.
Zihnim o gündeydi. 10 Aralık gününde.
Flashback başlangıç.
"İyi olacak değil mi?" dedim. Bunu derken burnumu bir kez daha çekmiştim.
"Öyle olmasını umuyorum." dedi. Neden iyi olacak dememişti?
Tam ona bunu sormak adına dudaklarımı aralamışken karşıda olan hareketlilik dikkatimi çekti. Başım hızla eski pozisyonuna dönerken bakışlarım kapısı açılan ameliyathanede kilitlendi. İçeriden çıkan iki doktor bize doğru gelirken hızla Ares'ten ayrıldım ve koşar adım doktorları görünce ayaklanan dedemlerin arasına karıştım.
Suratlarında olan maskelerden yüzlerini seçmekte zorlanırken nasıl bir ifadeye sahip olduklarını da çözemiyordum. Merakla ağızlarından çıkacak herhangi bir sözü beklerken ilk sağ taraftaki doktor konuşmaya başladı.
"Nalan Aral'ın yakınları siz misiniz?"
"Evet evet! Kızım nasıl?" diyerek kimseye söz hakkı tanımadan doktoru yanıtlayan anneanneme göz ucuyla bile bakmazken ısrarlı bakışlarımı doktorların üzerinde tuttum.
"Nalan Hanım ilk getirildiğinde çok kan kaybetmişti. Yedi bıçak darbesi almış. Darbeler sonucu oluşan derin kesikleri vardı. Çoğu darbe karın ve karın boşluğuna denk gelse de bir tanesi akciğere denk gelmiş. Orada büyük bir hasar meydana getirerek önemli bir komplikasyon oluşturmuş. Sol akciğerde Hemothorax çoktan oluşmuştu Nalan Hanım bize ulaştığında." diyerek uzun bir açıklamaya girişen doktora kaşlarımı çattım.
Bir an önce sonuca gelmesini ve annemin iyi olduğunu söylemesini beklerken bakışlarım diğer doktora kaydı. Göz göze geldik. Bana acıyan bir bakış attı tıpkı polislerin attığı gibi. Geldiğinden beri hiçbir şey söylemeyen doktor benimle göz teması kurunca meslektaşının başladığı konuşmayı devraldı.
"Elimizden geleni yaptık ama üzgünüz. Başınız sağ olsun."
Flashback bitiş.
Bu kez farklı bir son olsun istiyordum. Kimse ölmesin, bu lanet yerden ve buradaki kötü insanlardan uzaklaşarak mutlu mesut yaşamına devam etsin.
Bunun olması için elimden geleni yapmıştım. Gerçekten yapmıştım. Ahu her ne kadar bunu bilmese de ve o sadece ondan kurtulmaya çalışıyorum sansa da aslında tüm amacım onu ve bebeğini temiz ve huzurlu bir yaşama göndermekti. Babam denen pislikten ve acı dışında hiçbir şey getirmeyen bu şehirden uzakta iyi bir yaşama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Teen FictionKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...