Bölüm sonunda sizi bekliyorum!
Bu arada karadeniz maceralarına artık başlıyoruz ve ben bir tane başlangıç müziği bırakmak istiyorum.
SALİH YILMAZ - ŞELALE
İYİ OKUMALAR
Sabahları erken kalkmanın günü daha verimli kıldığını ve insan potansiyelini daha elverişli hale getirdiğini düşünürüm. Erken kalktığımda gün içinde hiçbir şey yapmasam bile sanki çok şey yapmışım hissi psikolojik olarak iyi hissetmemi sağlardı. Normalde de erken kalkmayla bir derdim yoktu ama bu durum gecenin çok geç saatinde yatıp yalnızca iki saatlik uykuyla sabahın köründe zorla uyandırılmış bende şu anda hiç böyle değildi.
Bugün erken kalkmakla çok derdim vardı ve delicesine bir istekle uyumak istiyordum.
Ares'le banyoda geçirdiğim o birkaç saat adına pişmanlığım olmasa da uykusuzluğun getirmiş olduğu bir huysuzluğa sahiptim. Çünkü sabahın beş buçuğunda zorla uyandırılmıştım!
Tek gözüm açık bir şekilde geceden hazırladığım kıyafetleri giyinerek yanıma sadece yine geceden hazırladığım kol çantamı almıştım. Geri kalan her şeyi Ares halletmişti. Yani en azından ben öyle olmasını umuyordum çünkü uykusuzluk ve onun getirmiş olduğu sersemlikle hiçbir şey düşünmemiş ve yapmamıştım.
Benim aksimeyse Ares her zamanki gibiydi. Oldukça dinç ve dinlenmiş gözüküyordu. Ben havaalanına gidene kadar arabada uyuklarken o işleriyle ilgili telefon görüşmeleri yapmış ve tabletinden mailler atmıştı. Saatin daha sabahın altısı olmasının onda hiçbir karşılığı yoktu.
Havaalanına gelip, uçağa yerleşip havalanmamız saat yedi buçuğu bulmuştu. Şimdiyse bir süredir havadaydık. Uçuş pilotunun dediğine göre yolculuk toplamda bir saat kırk dakika sürecekti ve sanırım şu anda inişimize yarım saat kadar gibi bir süre kalmıştı.
Son dakikaya kadar Ares gerçekten de herkesi arabayla, Tamer'i ise otobüsle gönderecekken bu fikrinden zar zor vazgeçirmiştik. Tam bu esnadaki kavga gürültüden tüm uykum açılmıştı ve bir tık da gerilmiştim. Sonuçta karşımızda dedesi, amcası ve yengesi de vardı. Kocaman insanlardı hatta bir tanesi yaşlı kategorisine giriyordu. Ares'in yaptığı biraz ayıptı. Neyse ki büyükler hiçbir şeyin farkına varmadan gençler olarak bu işi halletmiştik. Yani ben, Bars ve Tamay halletmişti. Tamer bu süreçte yangına körükle gitmekten başka hiçbir şey yapmamıştı. Ares'in onu gördükçe fotoğraf mevzusunu hatırlayıp öfkelenmesi kaçınılmaz olan bir şeydi.
Uçağa binişimizin ilk yarım saatinde Ares'le bu şekilde uğraştıktan sonra fırsat bulduğum ilk an kendimi Tamay'ın yanına atmıştım. Tamay'da benden farksız bir şekilde yalnızca giyinip gelmişti ve saç makyaja dair bizde kalıntı bile yoktu. O yüzden yolun geri kalan kısmında Tamay'ın yanında taşıdığı tam teçhizatlı malzemeleri sayesinde saç makyajla uğraşmış ve bolca sohbet etmiştik.
Yavaş ve özenerek hazırlanmak iyi gelmişti. Uykum tam anlamıyla açılmış ve Ares'in geniş ailesiyle tanışacak olmanın heyecanı tekrardan benliğimi sarmıştı.
"Kırmızı rujla bu kombini patlatmak istemediğine emin misin kuşum?" diyen Tamay'la bakışlarımı elimdeki küçük aynadan çekerek dudaklarıma vişneli nemlendirici sürmeye bir son verdim.
"Bunun verdiği renk yeterli bence." derken ilk günden olabildiğince doğal olma derdindeydim. Zaten yüzüme de çok bir makyaj yapmamıştım. En azından Tamay'ın her zamanki porselen makyajına nazaran çok bir şey yapmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Dla nastolatkówKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...