Ben geldim. Bölüm sonunda mutlaka görüşelim.
İYİ OKUMALAR
Yaşamakta olduğumuz ve adına Dünya dediğimiz bu gezegene ayak bastığı andan itibaren çıkar üzerine kurulu ilişkiler arasında sıkışıp kaldı insanoğlu. Kimse kimseye asla tamamen güvenmiyor. Garip bir dönem. Hiçbir insanoğluna anlam veremiyorum ve en çok da ben bugün gelmiş olduğumuz bu çağa ayak uyduramıyorum.
Yirminci yaşıma sayılı günler kala idrak ettiğim bir durum değil bu. Ben kendime gelip ipleri elime aldığım o güne kadar hep bir şeylere uyum sağlamaya çabalamış durmuştum. İnsanları anlamaya, onların istediklerini yapmaya, kendim için değil onlar için yaşamaya hep çabalamıştım. Ama tüm bunlar kendime geldiğim an son bulmuştu ve o gün ben bu dünyanın en kötü insanı olmuştum.
Özellikle de akrabalarım için. Şu anda karşımda bana biraz şaşkınlık biraz öfkeyle bakan akrabalarım için...
"Ne işiniz var bu saatte kapımda?" dedim tüm olağan soğukluğumla. Sesim boğaz ağrımdan ötürü tarazlı çıkarken zaten üşüyen bedenim aralık sokak kapısından sebep hafiften titremeye başlamıştı. Galiba dışarıda keskin bir rüzgar vardı.
"Asıl senin ne işin var burada?" dedi halam şaşkınlığı atıp konuşan ilk kişi olurken.
Gerçekten gece gece bu boktan havada bunu sormak için mi kalkıp gelmişlerdi buraya? Çıldıracaktım bir gün bunlar yüzünden.
"Ne demek ne işin var? Evimdeyim farkında mısın bilmem ama?" dedim suratımı açık açık buruştururken. Biri gerçekten de onlara gram tahammülüm olmadığını söyleyebilir mi?
"Neden geri döndün? En son nereden çıktığı belli olmayan herifle güle oynaya gitmedin mi bu evden!"
Güle oynaya mı gitmiştim? Gerçekten mi? Bu sefer gerçekten gülmemek için kendimi zor tutarken anlamsızca karşımdaki ikiliye baktım.
Halamın çemkirmesini sadece başıyla onaylayan amcam da sonunda söze dahil olarak ileri doğru bir adım attı. "Evin ışıklarını açık görünce abim geldi sandım. O nerede?"
Lütfen birisi onlara gram katlanamadığımı hemen söyleyebilir mi? Hemen! En acilinden diyorum. "Şaka mısınız siz!" dedim ses tonumu hafiften yükselterek. "Dalga geçmeye falan mı geldiniz gece gece kafanız mı güzel? Ne saçma saçma konuşuyorsunuz!"
Boğazımda hissettiğim derin sızıyla sertçe yutkunurken bu hareketle canımın daha çok yandığını fark ettim. Gerçekten ömürlük sabır kotamın sonunu İstanbul'da harcamıştım ve bende biraz olsun bile sabır kalmamıştı. Bazen hayatın benimde bir insan olduğumu unuttuğunu düşünüyordum.
Sözlerim karşısında kaşları çatılarak üstüme doğru bir adım daha attı amcam. "Şurada adam akıllı bir şey soruyoruz asıl sen ne salak salak konuşuyorsun!"
Halam da birkaç adımda amcamın yanında yer alırken onu kolundan tuttu. "Kancıklığı bir bırak! Uslanmayacak mısın sen?"
Bedenimin titremesi her geçen saniye çoğalırken bir an havale mi geçiriyorum acaba diye düşünmeden edemedim. Bir an önce yatıp uyumak istiyordum. Bedenimin gittikçe ağırlaştığını hissediyordum.
"Ev benim evim olduğu için istediğim zaman istediğimle gider yine istediğim zaman dönerim bu bir! Çok sevgili abiniz annemi öldürdüğünden şu anda cezaevinde çürümekle meşgul ve ben de hala hayatta olduğumdan dolayı oradan böyle çabucak kolayca çıkması mümkün değil saçma salak hayallere kapılmayın bu iki! Bir daha kapıma değil gelmek, beş metreden fazla yaklaşırsanız polisi ararım bu da üç!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -EHVENİŞER-
Teen FictionKitabın yayınlanma tarihi: 07.07.2021 "Sadece bir şeyi merak ediyorum. Neden ben?" dedim. Son sözcüklerimde sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerim hala daha doluluğunu koruyordu. Sertçe esen rüzgarın şiddeti iyice artarken bedenimi esir ala...