Sıcak, çok sıcaktı. Burnuma gelen ferah ve yatıştırıcı koku olmasa tüm gece bedenimi kavuran bu sıcakla baş edemezdim. İçten içe bedenimi kemiren bir şey varmış gibiydi. Zapt etmek de öyle zordu ki, yalnızca bedenime sarılan güçlü kolların arasındayken biraz olsun sakinleşiyordu. İçimdeki omegayı bu kadar net hissetmemiştim daha önce. Kontrol hep benim elimde olmuştu ve şimdi onunla ilk kez tanışmıştım. Fazla arsız, cesur ve uslanmazdı. Birbirimize benzemiyorduk bile.
Yattığım yerde kıpırdanıp yavaşça gözlerimi araladım. Ve ilk gördüğüm şeyin Kuzey'in kuzgun karası saçları olmasını beklemiyordum. Gözlerim anında yuvalarından fırlayacak gibi açıldığında dün yaşadığımız şeyler sis perdesini yırtıp bir bir zihnime süzülüverdi. Yaptığım her şeyi bölük pörçük hatırladığım ilk an utançla inledim. İnkar da edemiyordum çünkü Kuzey göğsümde uzanıyordu ve benim ellerim bağlıydı.
Resmen adama saldırmıştım, Tanrım. Bunu nasıl yapabildim?
Yanlış, çok yanlış hissettiriyordu. Şimdi ne yapacaktık? Hiç olmamış gibi davranamayacağımı biliyordum ve üstelik daha kötüsü üzerime onun kokusu sinmişti. Bu halde bizi gören herkes birlikte olduğumuzu düşünecekti.
Utançtan yanaklarım bir kaç ton daha kızardı.
"Lanet olsun." diye inledim ksık sesle. Varlığımı dünya üzerinden şuan silebilsem silecektim. Kim bilir Kuzey ne düşünmüştü? Kendimi çok basit biri gibi göstermiştim, ne utanç verici!
"Sana da günaydın." Diyen boğuk sesini duyduğum an telaşla dudaklarımı birbirine bastırdım. Kuzey göğsümden başını kaldırıp kenara kayarak Ellerimdeki şeyi tek hamlede çözdü ve yüzüme baktı ama ona bakamıyordum. Yüzümü tutup kendine bakmaya zorlamasa sonsuza kadar kaçabileceğimi bile düşündüm.
Kırmızı gözleriyle göz göze geldiğimde dün neler yaptığımı daha iyi hatırlamaya başladım ve utancım katlanarak çoğaldı. Ağlamak istiyordum.
"Utanmana gerek yok." dedi Kuzey yatıştırıcı bir sesle. "Bu senin doğanda var ve en yakınındaki alfa bendim. Utanılacak bir şey yapmadık." diyerek tane tane anlattı ama bu söylediğine kendi inanıyor muydu acaba? "Yanlış geliyor biliyorum ama unutalım gitsin. Geçmişi geri getiremeyiz."
İşte bu acıttı. Neden bilmiyordum. Unutalım demesi iyi hissettirmeliydi çünkü istediğim buydu ama hiç de iyi hissetmemiştim. Aksine ezilmiş gibiydim.
Bakışlarımı çekip ellerinden kurtuldum ve yatakta doğrularak ona arkamı döndüm. Hala biraz karnım ağrıyordu ama dün geceki kadar kontrolümü kaybetmemiştim. "Bu halde dışarı çıkamam." dedim beklediğimden daha soğuk ve düz bir sesle. "Üzerimde senin kokun var ve birbirine karışmış."
Kuzey yeni fark ediyormuş gibi sessiz kaldı birkaç dakika. "Rahatsız olduğunu söylerim. Kimse senin kokunu bilmiyor. Seninle birlikte olduğumu da düşünmezler." dedi.
"Peki Elisa?" dedim yarı alaycı bir tonla. İğrenç hissediyordum. Onu zorlayan bendim ama kullanılmış gibi hissediyordum. "Nişanlandığınız gece başkasıyla birlikte olman eminim onu mutlu eder." diyerek dalga geçtim.
"Niye böyle yapıyorsun?" dedi Kuzey arkamdan omzuma dokunarak ama anında omzumu silkerek elinden kurtuldum. "Unutacağız dedik. Üstelik bu benim suçum değildi."
"Kendimde değildim!" dedim sinirle. Gözlerim dolmuştu. Ve uyanır uyanmaz kendimi bu kadar değersiz hissedeceğimi bilemezdim. "Biliyor musun, ne yaparsan yap." dedim iç çekerek ve odanın banyayo açılan kısmına doğru yürüdüm. "Odamdan çık ve bana bir hekim çağır." Onun yüzünden ağlamak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kraliçe - Omegaverse
Teen Fiction... [TAMAMLANDI] OMEGAVERSE ve fanmade kitabıdır. Yattığım yerde kıpırdanıp yavaşça gözlerimi araladım. Ve ilk gördüğüm şeyin Kuzey'in kuzgun karası saçları olmasını beklemiyordum. Gözlerim anında yuvalarından fırlayacak gibi açıldığında dün yaşad...