Episode 38

2.2K 245 12
                                    

"İşte geldik." Diyerek avuç içini sensöre tuttu Akın. Kapı tıslayatak açıldıktan hemen sonra bana dönerek göz kırptı. "İstediğin kafar kalabilirsin derdim fakat yetki bende değil. Bu yüzden bir kaç saat sonra gelip seni alacağım."

Gülümsemeye çalıştım fakat kafam karışmıştı. Ben iayancılardan daha fazlasını beklediğim içindi sanırım. Bazı şeyler ters gidiyormuş gibi geliyordu.

Özellikle kendimi baskı altında hissetmem, saraydaki konumumdan farksız gibi geliyordu.

Yine de Akın'a henüz şüphelerimden bahsetmeyecektim. Bu yüzden gülümsememi genişlettim ve hafifçe koluna dokunarak teşekkür ettim. Sonra da Kuzey'in içerisinde olduğunu düşündüğüm odaya girdim. Kapı ben girince yine tıslayıp kayarak kapanmıştı.

Önümü döndüğüm an Kuzey'le göz göze geldim ve birkaç saat önce duraksamış göz yaşlarım yeniden dökülmeye başladılar.

Hızlıca bedenini süzüp sağlıklı olduğuna emin olduktan sonra şaşkınlıkla ayaklanmış bedenine koşturup omuzlarına sarıldım. Hemen belimi sarmış ve derin bir nefes vererek beni kendine sıkıca bastırmıştı. Başını eğip burnunu boynuma eğdiğinde ona yer açıp sıkıca sarılmaya devam ettim.

Sonunda.. Sonunda tamamen hzurulu hissediyordum. Artık hiçbir şey, hiç kimse bize zarar veremezdi. Biliyordum.

"Özür dilerim." dedi saçlarımı okşarken. Beni kendinden ufacık ayırıp büyük sıcak elleriyle yanaklarımı sardı. "Seni," dedi ve bakışları ikimizin arasına inip tekrar gözlerime çıktı. "Sizi.. Koruyamalıydım."

Burnumu çektim. Ve Gülümsedim gözyaşlarımın arasından. "Biliyorsun." dedim fısıltıyla.

Gülümseyip başıyla onayladı beni. Gözlerindeki heyecanı ve şefkati gördüğümde içim rahatlatmıştı ve o an bu konudaki tüm endişelerim bir çırpıda silindi.

Bebeği istiyordu.

"Kuzey," dedim bir vakit sonra onun yüzünden bakışlarımı çekip yüzümü buruştırarak. Yüzüne doya doya bakmak, özlem gidermek ve en çok da dudaklarını doyasıya öpmek istiyordum fakat öncesinde başka şeyler vardı. Onu gördüğüm ilk an söylemem gerekiyordu.

Yoksa içimdeki kaya oturduğu yere mıhlanıp kalmaya devam ecekti.

"Söyle güzelim." dedi ifadelerimi hafif kaşları çatık izleyerek.

"Buraya gelmeden önce," dedim ve cümlemi yarıda kestim. Ne kadar sakinleşmeye çalışsam da benden nefret etmesinden delicesine korkuyordum. Öğrenirse beni daha az sever miydi?

"Ben korkunç biri değilim, biliyorsun değil mi?" dedim yeniden ağlamaya başlayarak. Tüm yaptıklarım için göz yaşı dökmeye fırsatım olmamıştı ve duygularım sanki tamamen salık vermek için Kuzey'i beklemişti. Şimdi, onun gözlerinin içine bakıyorken tamamen şeffaf olmak istiyordum. Ondan gizlenmek istemiyordum. Benden duymalı ve beni anlamalıydı.

"İsteyerek kimseyi incitmeyeceğini biliyorum Arda." dedi fakat eksikti.

Tam hissetmedim. Sanki tereddüt ya da ufak bir çekincesi varmış gibiydi.

"İsteyerek kimseyi incitmem." dedim tamamlama ihtiyacıyla. "Buraya gelmeden önce Elisa'yı, Kraliçe'yi ve sayamadığım kadar çok insanı öldürdüm. "dedim devam ederek fakat gümüş, gümüş insanları diyememiştim.

Tedirgince gözlerini izledim. Her tepkisini görmek istiyordum. İçimdeki omega alfasına güvenmek istiyordu. Alfasının ona güvendiğini bilmeyi her şeyden çok istiyordu.

" Mecbur olmasam yemin ederim yapmazdım. Lanet bir savaş uğruna ve daha kötü sırf kan farklılığını uğruna kızılları aşağılamış bile olsalar ben yine de isteyerek hiçbir masuma zarar vermem. "dedim tepki vermediği için. Elleri hala belimi sıkı sıkıya tutuyordu. Bundan güç alıp ben de ellerimi yanaklarına çıkardım ve tüm samimiyetimle izledim kızıl gözlerini." Kontrol edemediğimi biliyorsun. Ama yeteneğimi kullanmak zorundaydım. Ben bir an, kontrolden çıktım. İnsanlar öldüler. Ölmesini istemediğim insanlar.."

Gümüş Kraliçe - OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin