Episode 43

1.7K 201 22
                                    

Kuzey büyükçe bir sırt çantasıyla önden yürüyüp benim için yolu temizliyordu. Pekala buna gerek yoktu. Çıtkırıldım değildim. Hatta bir omegaya göre oldukça güçlü olduğum da doğruydu fakat Kuzey bazen fazla dediğim dedik olabiliyordu.

"Yoruldun mu?" diye sordu adımlarını küçültüp ona yetişmeme izin verirken.

"Ya Kuzey," dedim "Pamuktan yapılmadım, korkma."

Kuzey güldü. "Hadi ya, bakayım." diyerek üstüme yürüdüğünde afallayıp şaşkınca baktım ona.

Omzundaki çantayı yanıma burakıp saniyeler içinde yüzümü sardı sıkıca. Gözlerini gözlerime diktiğinde istemsizce bir iç çektim. Uzun zamandır bana böyle bakmadığını fark etmiştim gözlerinde. Uzun zamandır böyle apaçık bakmıyordu bana. Gözlerindeki duruluk, onu en başından tanıdığım gibiydi.

Gözlerim dolacak gibi oldu ama kendimi tutmaya çalıştım dudaklarımı birbirine bastırıp.

Dudaklarında takılı kalan hafif gülümsemesiyle eğilip boynumdan derin bir nefes aldı ve tenime uzun denebilecek sıkı bir öpücük bıraktı.

Ellerimi koyacak yer bulamamıştım. En sonunda tutunma ihtiyacıyla beni yakalamış olan kollarına sardım.

"Yoo, pamuk gibi." dedi peş peşe öpücüklerini çeneme doğru sürüklerken. Dudaklarımın kenarına geldiğinde, nedense ağlamaya başlamıştım.

"Şşş," dedi gözlerime şefkatle bakarak. Parmak uçlarıyla gözlerimden süzülen damlaları yakaladı tek tek. "Neden ağlıyorsun güzelim, bir yerin mi acıyor?" sonlara doğru gülümsemesi silinmiş hafifçe kaş çatmıştı endişeyle.

"Bilmiyorum."dedim dudaklarımı büzerek. Küçük bir hıçkırık kaçırmış ve burnumu çekmiştim seslice.

Kuzey iç geçirip kollarını omzuma dolayarak sarıldı bana. Göğsüne denk gelen başımı bulunduğu yere bastırıp ben de kollarımı doladım ona sıkıca.

Onu özlediğimi hissetmem normal miydi? Çünkü öyle hissediyordum. Hep yan yanaydık. Bunca zaman her şeye birlikte karşı koymuş daima birbirimizin arkasında durmuştuk fakat sanki uzak kalmışız gibi hissettirmişti bana bakışı.

Ve ben bunu şuan fark ediyordum.

Öyle çok kapılmıştım ki hayatın akışına, kendimi dinlemeye fırsatım olmamıştı. Hep başkaları için endişelenmek zorunda olmak yükü, omuzlarımı ağrıtmıştı.

"Beni, şimdi affettin."dedim yutkunarak." Hissettim. "

" Öyle deme, "dedi Kuzey sesi tonlarca ağırlığı taşır gibi acılı bir tonda." Seni hak etmiyorum. "

" Hayır, "dedim." Kuzey, ben sen olmasan ne yapardım bilmiyorum. Lütfen, sadece beni sevdiğini söyle. "

" Sen çok güçlüsün Arda, "dedi saçlarımı okşayıp." Bense koca bir aptaldan başka bir şey değilim. En başından beri senden uzak durmalıydım. Öyle çok haksızlık yaptım ki sana. "

"Hayır," dedim burnumu çekip. "Senden öyle çok şey öğrendim ki, nolur kendine haksızlık etme. Hiçbir şeyin istediğimiz gibi gitmemiş olması bizim suçumuz değildi. Ama bundan sonra beni yalnız bırakmamana ihtiyacım var."

"Seni o manyaklarla bıraktım, elim kolum bağlı.." dediğinde Kuzey sesi ağlamaklıydı. Kaşlarımı büzüştürüp başımı kaldırmaya çalıştım yüzüne bakmak için fakat izin vermedi. "Bebeğimizi doya doya sahiplenemedik bile, başkalarından öğrendim.. Uğruna savaştığım herkes bana düşman şimdi.. Ben.. Ellerimde, kan.."

"Seni hak etmiyorum." diye fısıldadı. "O bebeği hak etmiyorum."

"Yapma," dedim. "Kuzey, neden böyle asılsız düşüncelerle bizi üzüyorsun? Ben de tonlarca hata yaptım. Ama birbirimizi affettik değil mi?" diyerek zorla ayrıldım göğsünden ve başımı kaldırıp ıslanmış kirpiklerine baktım. Uzun  nemli kirpikleri sanki göğsümün ortasına zehirli bir ok saplamıştı ki, canım öyle acımıştı.

Yutkundum ve "Tüm evrene karşı biz?" diye sordum gülümsemeye çalışarak. "Tüm evrene karşı sen, ben ve bir de küçük kurt."

Kuzey gözlerime derin derin bakıp gülümsedi usulca, ıslak kirpikleriyle. Dudaklarıma eğilip içimin gittiği kısacık ama yumuşacık bir öpücük bıraktı. "Sen, ben ve küçük kurt." dedi karnımı okşarken.

"O bir alfa," dedi gözleri hala karnımdayken. "Bir süredir hissediyordum fakat baş başayken söylemek istedim." O çok güçlü bir alfa, sevgilim. "

Gözlerim dolu dolu şaşkınca baktım ben de karnıma. Kuzey'in ellerinin üzerine koyduğumda ilk defa aklımdaki tüm tereddütlerden sıyrılmış, sade ve duru hissediyordum. Her şey normalmiş gibiydi. Bilmediğim bir ormanın ortasında sadece o ve ben varken sanki yaşadığım en normal an buydu.

"Sence kız mı yoksa erkek mi?" diye sordum gülümseyerek.

"Sana benzesin yeter." dedi gözlerime çapkın bir bakış atarak. "Böyle güzel gözleri, uzun kirpikleri, kardan daha beyaz.." Elinin tersini yanağımda gezdirdi. "Senin kadar güzel olsun."

"Bence o küçük bir Kuzey olacak." dedim kıkırdayarak. Yanaklarım kızarmıştı.

"Annesi yanında olacak." diye fısıldadı dalgınca.

"Kuzey," Dedim içim giderek. Yeniden sarıldım ona. "Seni çok seviyorum."

"Ben de seni güzelim." diye cevapladı. "Ben de sizi çok seviyorum."

Gümüş Kraliçe - OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin