Neler yapabileceğimi ben de bilmiyordum.
Ağın üzerinden bir hışım kalkıp koşmaya başladım kalabalığın içinden. Kalabalık korkuyla geri çekiliyordu fakat iki güvenlikçi peşime takılmıştı.
Başta kaçıyordum fakat sonra durdum ve beklemedikleri bir anda güvenlikçilerin üzerine, saraya doğru koşmaya başladım. Silahları olması benden güçlü olabilecekleri anlamına gelmiyordu. Ateş etmeye fırsatları olmadan dizlerimin üzerine çöktüm ve iki devin arasından kaydım. Bir tanesi arkamdan bağırdığında sesi yanımdaki aynalardan birini patlattı ve camlar üzerime döküldü. Onlar arkalarına dönene kadar ben çoktan ayağa kalkmış ve koşmaya başlamıştım.
Sonunda bir cam bulabilmiş tim ama sevinemeden bunun elmas camdan yapılma pencereyidi. Önünde kayarak durduğumda dışarıdaki uçsuz bucaksız ormana baktım. Oradaydı, hemen diğer tarafta. Fakat aramızdaki elmascam herşeyi imkansız kılıyordu.
Tamam sevgili ellerim, şu anda üzerimize düşeni yapmanız için harika bir fırsat, diyerek ellerimden şimşek çıkmasını bekleyerek cama doğru kaldırdım fakat tabii ki de hiçbir şey olmadı. Hiçbir şey, ihtiyacım olduğunda gerçekleşmezdi zaten.
Üzerime gelen bir ısı dalgası beni gafil avladı. Gözcülerin beni bulduğundan emin olarak dönünce yaklaşmakta olan kırmızı ve turuncu engeli gördüm. Sanki ateşten bir kalkan gibiydi. Ve doğrudan üzerime geliyordu.
Tekrar kaçmak için koştum fakat siyah kumaştan bir engele çarparak durdum bu defa. Kurtulmak için çırpındığım sırada güçlü kollar beni sıkı sıkıya kavramıştı. Şokla, şimşek gönder, diye içimden bağırıyorum ama hiçbir şey olmadı. Mucize, beni ikinci kez kurtaramayacaktı.
Isı daha da yükselince ciğerlerimdeki hava tükenecek gibi oldu. Bugün şimşekten kurtulmuşum ama şansımı bir kez de ateşte denemek istemiyordum.
Ama beni öldürecek olan dumandı. Yoğun siyah dumanda boğuluyordum. Başım dönmeye ve göz kapaklarım ağırlaşmaya başladığında ayak sesleri ve bağırışmalar duydum.
Ve "Özür dilerim." Diyen Kuzeyin sesini. Sanırım hayal görüyordum.
**********
Kral tam önümde duruyordu. Kraliçe hemen solunda ve bir basamak aşağıda prensler yan yana duruyorlardı. Kuzeye bakmayı ve beni neden yakaladığını sorarak nefret kusmak istiyordum ama gözlerime sahip çıkarak ona bakmadım. Bakışlarımı yeni çizmelerimden ayırmadan ayak parmaklarıma odakladım. Böylece korktuğumu göremeyeceklerdi.
"Diz çökeceksin." diye mırıldandı kraliçe nazik bir sesle. Fakat ses tonu tüylerimi ürpertiyordu. Çünkü o bir telkiydi. Bir zihin cerrahı. Ve biraz önce de deneyimlediğim gibi insanın zihnine girip istediği şeyi ordan çekip alabiliyordu. Oldukça ağrılı ve korkunç bir deneyimdi.
Diz çökmeliydim ama gururum buna izin vermiyordu. Burda gümüşlerin, hatta kralın önünde bile dizlerim bükülmedi. "Çökmeyeceğim." dedim sonunda başımı kaldırma cesareti bularak.
Kral bana sanki bir bulmacaymışım gibi derin derin baktı.
Bir şey söylemesini bekledim fakat söylemediğinde, "Benden ne istiyorsunuz?" diye sordum.Kraliçe ona doğru eğildi. "Sana söylemiştim bu omega baştan aşağı kızıl.." Ama kral sinek kovalar gibi elini sallayarak onu susturdu. Kraliçe dudaklarını büzüp geri çekildi. Ellerini sımsıkı birleştirmişti.
Oh olsun!
"Seninle ilgili isteklerimin gerçekleşmesi artık imkansız." diye şiddetle konuştu Kral. Bakışları alev alevdi. Sanki gümüş yeteneği gözlerinden taşıp beni yakacaktı.
"Beni öldürmeyeceksiniz." dedim anladığım gerçeği fısıldayarak.
Kral cevap olarak, yazılarla dolu bir deste kağıdı önüme fırlattı. En üstte adımı kimlik numaramı ve bir küçük fotoğrafımı gördüğümde bunun benim kayıtlarım olduğunu anlamıştım.
"Arda Boran, 23 Ekim 302 yeni yıl doğumlu. Asaf ve Lale Boranın oğlu. Bir omega." tüm hayatımı ezberden söylüyordu. "Bir mesleğin yok ve bir sonraki yaşında zorunlu askerliğe alıncaksın. Okula nadiren gidiyorsun, notların düşük. Bir de bir sürü sicil kaydın var. Hırsızlık, kaçakçılık, tutuklamaya direnme.. Sen zavallı, kaba, düşük, ahlaksız, yoksul, dik kafalı, aksi, kasabalı bir oğlansın. Ve benim krallığımın itibarını zedeliyorsun. "
Pervasızca söylediği kelimeleri sindirmek zaman aldı ama sonra karşı çıkmadım. Tamamen hakkıydı.
" Ve aynı zamanda. "diye devam etti ayağa kalkarak." Sen başka bir şeysin de. Anlayamadığım bir şey. Hem kızıl hem gümüşsün. Çok korkunç sonuçları olabilecek bir farklılık bu. Şimdi seninle ne yapmalıyım?"
Bana mı soruyor?
" Gitmeme izin verin. "dedim bir umut.
Kraliçenin keskin kahkahası sözümü kesti." Peki ya soylu haneler? Ağın üzerine düştüğünde herkes seni gördü küçük omega. Onlara ne diyeceğiz? Onlar şimşek çocuğu unutacaklar mı? "
Hayır unutmayacaklar.
"Bence benim tavsiyemi uygulamalıyız hayatım." dedi o da ayağa kalkıp kralın yanına geçerek. Bana yaklaştığı için yine beynimde bir karıncalanma ve rahatsızlık hissetmiştim.
Bu sırada gözlerim bana ihanet ederek prenslere döndü. Kuzey kraliçenin sözlerinden sonra belirgin bir şekilde rahatsız görünüyordu. Ona göre daha sakin ve daha naif duran Güney ise öylece bana bakıyordu.
"Evet, sevgili eşim." dedi Kral bu defa. "Bu yüzden Arda Boran, seni sarayda tutmalı ve koruyarak, ne olduğu anlamaya çalışmalıyız." dedi.
Gözleri öyle bir parladı ki kendimi yenmek üzere olan bir yemek gibi hissettim.
"Baba!" diye atıldı Kuzey birden. Fakat küçük kardeşi koluna dokunarak onun ilerlemesini durdurdu. Kuzeyin üzerinde yatıştırıcı bir etkisi olmalıydı ki Kuzey duraksamıştı.
Kral oğlunu görmezden gelerek bana daha da yaklaşarak önümde durdu ve gözlerimin içine bakarak devam etti. "Sen artık bir kızıl değilsin. Bir gümüş omegasın."dedi." Baban eski savaşta kaybolmuş soylu bir gümüş fakat seni kızıl bir komutan bulup yoksulluk içinde büyüttü. Kim olduğunu hiç bilemedin. Soylu bir haneden geliyorsun. Herkese böyle anlatacağız. Ve bir gün geldiğinde Poyrazın yani kral topraklarının soylu Omegası olacaksın. "
" Soylu omega mı? "dedim anlamayarak. Bunun için bir prensle evlenmem gerekti. Bakışlarım yine Kuzeyi buldu istemsizce.
" Oğlum Güneyle evleneceksin ve sana söylediğim her şeyi yapacaksın. "
*********
Huh, yoruldum.
Biraz da ortalığı karıştırdık bakalım.
Sizce nasıl oldu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kraliçe - Omegaverse
Teen Fiction... [TAMAMLANDI] OMEGAVERSE ve fanmade kitabıdır. Yattığım yerde kıpırdanıp yavaşça gözlerimi araladım. Ve ilk gördüğüm şeyin Kuzey'in kuzgun karası saçları olmasını beklemiyordum. Gözlerim anında yuvalarından fırlayacak gibi açıldığında dün yaşad...