Episode 22

2.8K 306 28
                                    

Tünelin sonunda parlak bir ışık görünmüştü ya nihayet, bundan sebep ikimiz de daha umutluydık son günlerde. Kızıl isyanına dair araştırmalar yapıyor, kılık değiştirerek insanların arasına karışıyorduk. El çabukluğu, eski mesleğim sayesinde de bazen karnımızı doyuracak lezzetli yemek ve temiz kıyafet satın alabiliyorduk. İnsanlardan çalıyor olmamı Kuzey asla onaylamıyorum ve bundan zerre kadar faydalanmak istemiyor olsa da bunun düşünmemiz gereken en son problem olduğuna onu ikna etmiştim. Zaten çaldığım insanların da o paraya ihtiyaçları olduğunu sanmıyordum. Asla hasta veya yaşlı bir insanı elindeki son paradan etmek istemezdim de zaten.

Nitekim, kızıl isyanına dair en ufak bir ipucu bulabilmiş değildik. Sanki yer yarılmış da içine girmiş gibiydiler.

"Yer yarıldı da içine mi girdiler?" diye sesli dile döktüm aklımdakini.

Kuzey yanımda kızartmakta olduğu bıldırcınları bir kez daha közün üzerinde döndürdü ve çok az ateşi karıştırarak harladı. Küçük kılıvcımlar çıkartarak yanan köze çevirdim düşünceli bakışlarımı. Gözüm dalmıştı.

" Belki de hiç var olmadılar bile." diye benim gibi mırıldanarak konuştuğunda gözlerini daldığı yerden çekip onun kızıllarına çevirdim. "Belki de bu da Kraliçe'min bir oyunuydu."

"Hayır." dedim kesin bir dille. "O gece üzerine çok düşündüm. Onların bir hedefleri vardı Kuzey. Oturma planından tut da o anda kimlerin dans ediyor olduğuna dair her şeyi düşündüm. Sağ omzun yaralandı hatırlıyor musun? O sırada Güney' le dans ediyorduk. Hedef ben bile değildim. Sadece o anki ufak bir harketim omzumun Güney'e siper olmasına sebep oldu. Sence Kraliçe kendi oğlunu öldürmek ister mi? "

Kuzey söylediklerim üzerine düşünmeye başlamıştı. Başını düşünceli bir şekilde ateşe çevirip neredeyse yanmak üzere olan akşam yemeğimizi ateşin üzerinden altı ve geniş bir yaprağa sararak bana uzattı.

"Güney'in ne gibi bir stratejik önemi vardı ki?" dedi en sonunda. "Bana saldırmaları daha mantıklı olurdu. Ama eğer bu Kraliçe'nin planıysa belki de hedef zaten sendin."

"Leydi sopa yutmuş neredeyse ölüyordu." dedim. "Kraliçe kendine sadık adamlarını neden öldürmek istesin?"

"Bilmiyorum." dedi surat asarak. Elindeki kuşun bir budunu koparıp tek ısırrıkta bitirdi. Ben de ufak bir ısırık aldım.

"Bundan daha önce bahsetmedim." dedim durgun bir sesle önüme dönerek. O, bilmediğini söylediğinde ikna edebilecek daha sağlam ve duygusal bir sebep vermek istemiştim bana inanması için. Meraklı kızılları bana döndüğünde başımı eğdim ve tabak niyetine kullandığımız geniş yaprağın kenarlarını çimdikledim. "Orda, o gece.. Sanki bir an Akın'ı gördüm. Bilmiyorum.. Eve ölüm haberi gelmişken nasıl yaşıyor olabilir? Deli olduğumu veya hayal gördüğümü düşünebilirsin ama Kuzey.. Neredeyse eminim. Akın'ı o kadar uzun zamandır görmedim ki, bu halini uyduruyor olamam. Daha önce hiç sakallarının uzadığını görmemiştim ama sakal bırakmıştı. "

Ne diyeceğimi bilmeyerek dudaklarımı birbirine bastırıp ona çevirdim bakışlarımı. Gözlerinden ne düşündüğünü anlayamıyordum fakat ben, bana inanmaması için yalvaran gözlerle bakıyordum ona.

" Oydu, biliyorum. Belki o da benim gibidir. Yeteneği vardır, ne bileyim.."

"Tüneller!" dedi birden yüksek sesle konuşmamı bölerek. Elindeki yarım bıldırcın yere bırakmasını ve bir anda ayaklanmasını şaşkınca izledim. Telaşlı heyecanından dolayı gözleri bile bir farklı ışıldıyordu sanki.

"Ne?" dedim şaşkınca.

"Tünellerden, eski metro istasyonunun tünellerini kullandılar."

Ne demek istediğini anladığımda ben de heyecanla ayaklandım hemen. Daha bir kaç gün öncesinde yeni kral Güney'in metro istasyonunu yıkıp yerine daha sistemli ve daha hızlı bir tren getireceğinin haberleri yayınlanmıştı meydanda.

Gümüş Kraliçe - OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin