Episode 25

2.6K 285 41
                                    

Üst üste iki gün bölüm mü atmışım

Neysem boşu kesiyim de medyada resmen Güney yok mu, bir bakın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Neysem boşu kesiyim de medyada resmen Güney yok mu, bir bakın..

***

"İlaç yok, bastırıcı yok, tasma yok, bebek yok.." dedim tek tek parmaklarımla sayıp göstererek. Sonda bebeği eklemeyeydim iyiydi fakat aklımdan sürekli bebek mevzusu geçiyorken dilimden dökülmesi şaşırtıcı değildi.

"Arda, lütfen." dedi Kuzey bezmiş gibi göz devirerek. "Felaket tellallığını keser misin? Düşünüyorum."

"O zaman gel bi," dedim ciddi bir şekilde onu elimle yanıma çağırarak. Kuzey suratıma boş boş baksa da ciddi ifadem kanıp yanıma yaklaştı. Tam yanımda durduğunda ciddi ifademi anında bozup sırıtarak boynuna atladım.

Kesinlikle hormonlarım kafayı sıyırmıştı. Omegam intikam alırcasına beynimi bulandırıp olmadık tepkiler verdirtiyordu bana fakat kontrolü elime almak zordu.

Hem hoşuma gitmiyor desem, yalan söylemiş olurdum.

"Resmen beni kukla gibi kullanıyorsun." dedi Kuzey belime doladığı parmaklarıyla etimi kıstırıp. Ne kadar huysuz görünürse görünsün yanıma yaklaştığında gözlerindeki kızıllığın koyulaştığını görebiliyordum.

"Daha sıkı sarılman lazım." dedim onu takmayarak. Kollarımla her an kaçmaya hazır olduğundan boynuna sıkıca tutunup kendimi ona yapıştırmıştım adeta. "Hatta beni kucağına al." dedim.

"Arda," Dedi Kuzey adımı uzatıp itiraz ederek. Burnumu gömleğinin açıkta bıraktığı boyun girintisine yaslandığımda sesi kesildi. Hatta itiraz etmiş olsa bile saniyeler içerisinde onun kolları arasında ve kucağındaydım.

Dudaklarım şirince kıvrıldı.

"Beni zor durumda bırakıyorsun." diye hayıflanırken aynı zamanda odadaki yatağa oturmuş ve kendiyle beraber beni de kucağına oturmuştu. Yerimden bir hayli memnun, kıpırdanıp iyice yerleştim. Sıcacık ve güvenliydi. Çok da güzel kokuyordu. "Gitmemiz gerek, biliyorsun." dedi bir eliyle saçlarımı geriye tararken.

"Beklesin," dedim dudak bükerek. Gözlerim kapalıydı. Her konuştuğumda dudaklarım köprücük çıkıntısına değiyordu. "Hiçbir yere gitmek istemiyorum."

Kuzey homurdandı fakat duymadım. İç geçirip daha yüksek ve anlaşılır bir dilde "Çoktan seni ele geçirdi bile." dedi.

"Kuzey," dedim önemsemeyerek. Tek derdim kokusunu iyice duyumsayamıyor olmaktı. Feramonlarını bastırmaya çalışıyordu ve bu Omegamı oldukça huzursuz etmişti. İnadına onu etkilemek için tüm Feramonlarımı serbest bırakmıştım. "Yardım et."

Ses tonumdaki açık şehvet bir saniyeliğine Kuzey'in kasılmasına sebep olmuştu. Yine de bu saniyelik afallamayı kaçırmadım.

Bir elim sert göğsündeki şekilli çıkıntıları takip edip boynuna çıktı. İnce gömleğinin üzerinden hissedebildiğim sıcak teni parmak uçlarıma şok etkisi yaratırken yüzümü sakladığım boynunun yumuşak derisine dudaklarımı değdirdim, kendime daha çok çekerek.

Kuzey parmaklarını tenimi delmek ister gibi sıkmıştı hareketimle. Eşini tutup kıyafetimin altına tenini e daha yakın bir konuma çektim. Ufak bir sıcak temas bile şuanlık memnun olmama yetmişti.

"İyi değilim." dedim sarhoş gibi. Beynime ılık ılık bir şeyler dökülüyormuş gibi acı çekiyordum. Kendimi, feromonlarımı veyahut bedenime dair hiçbir şeyi kontrol edebilecek yetkide değildim. İstediğimi vermezse öleceğimi düşünüyordum ki istediğim neydi onu bile bilmiyordum.

"Nasıl bu kadar değişebiliyorsun aklım almıyor." dedi huysuzca. Fakat yine de rahatlamam adına alfa feramonlarıyla beni sakinleştirmeye başlamıştı.

İstediğim havaya girmeye başlamıştı şimdi.

Hafifçe gülümseyip ondan biraz ayrıldım ve kızıllığına siyah bulaşmış ateş gözlerinin içine bakarak gömleğinin düğmelerini çözdüm el çabukluğuyla. Kuzey ne olduğunu anlamamıştı bile. Ta ki elimi pantalon düğmesine attığımda ellerimi tek eliyle yakalamıştı kaş çatarak.

Dudaklarım büzüldü ama pes etmeyip bir şey deme gereği duymayarak üzerine eğildim. Dudaklarımı dudaklarına değdirdiğim saniye sanki iradesi yıkılmış gibiydi. Onu elimin ucuyla geriye devirip yatakla arama sıkıştırdığımda kalan direnişi de sona ermişti.

"Çok tehlikelisin." dedi dudaklarımızın ayrıldığı çok kısa bir aralıkta.

Dudaklarının üzerine gülümseyip cevap verdim, ayrılmadan. "Beni ilk gördüğünde anlamış olman lazımdı."

***

Gürültü ve baş ağrısı.

Çığlıklar ve daha niceleri.

Bir yerden sanki patlama sesine benzer yüksek gürültülü bir ses duyuluyordu.

Yattığım yer sıcak, yumuşak ve güvenilir hissettirse dahi gözlerim huzursuzca aralandı. Zihnimin algı duvarları tehlike çanlarını avaz avaz çalmaya başladığında hiçbir şey düşünmeden anadan üryan fırladım yataktan.

Kuzey benim yokluğumla kıpırdanmış ve aynı şekilde aralamıştı gözlerini huzursuzca.

Onun mahmur ifadesinden hızlıca bakışlarımı çekip odanın küçük penceresine koştum telaşla. Sokak, yıkılıyordu sanki. Çocuklar, kadınlar; ordan oraya kaçışıyor bazılarıysa kaosun merkezine dönüp dönüp bakıyordu.

O an gözlerim devasa makineyi buldu. Tangırdayarak yaklaşan tekerlekli tuhaf alet yaklaştıkça gürültüsü daha net duyuluyor ve üzerinden çıkan kara bulut daha net görülüyordu.

Mesafe azaldıkça beynimdeki ağrı katlandı. Öyle ki dizlerimi titretecek kadar yoğun bir acıydı.

"Ne oluyor?" dedi Kuzey yanıma gelerek. Elinde tuttuğu uzun atleti başımdan geçirip çıplaklığımı yoktan hallice örtmüştü bir yandan.

Onu ceavaplayamadan "Başım ağrıyor." dedim inler gibi bir sesle. Ellerim başımı sardı ve yere çöktüm.

Kuzey camdan bakıp kaşlarını çattı ve öfkeyle kararan gözleriyle "Yapmış." dedi fısıltı gibi.

"Ne?" dedim acıyla kıvranırken. Ne oluyordu anlamıyordum. Göz kapaklarım bile acı vermeye başlamıştı sanki. Kulak uğuldatan yüksek bir gürültü geliyordu zihnimin içerisinden.

"Sese odaklanma Arda." dedi Kuzey telaşla. "Buldu bizi. Seni etkisiz bırakıyor." Yanıma çöküp kollarımdan tutarak beni kaldırmaya çalıştı fakat gözlerimi aralayamıyordum.

Kuzey sanki yüksek sesle bir şeyler söylüyordu fakat duyamadım.

"Git," diye fısıldadım güçsüzce. Duymuş muydu, hatta sahiden konuşabilmiş miydim emin değildim. Flulaşan görüntüsü, odağını kaybeden bilincimle arafta gibiydim.

Klübenin başımıza yıkıldığını hayal meyal gördüm. Kuzey'in lav gibi parlayan kızıllarıysa tamamen bilincimi yitirmeden önce hatırladığım son şeydi.

***

Gümüş Kraliçe - OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin