Episode 37

2.2K 243 20
                                    

Üst üste bölüm attığıma inanmayanlar, evet evet attım.
Yanlış görmediniz kslcmd
Bu yüzden önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun.
Hadi öptüm, iyi hafta sonları 💋

Pekala tutsaklıktan kurtulmuştum. Henüz peşime düşmeyecek kadar da perişan durumda olmalılardı aynı zamanda. Fakat hala sorunlarım vardı. Barış'ın dediğim gibi kaçmış ve benimle buluşmak üzere dediğim yerde bekliyor olmasını umuyordum. Daha sonrasında ise bir yolunu bulup Kuzey'in yanına gitmeliydim.

Ne olur ne olmaz deyip gizlenerek sarayın güvenlik surlarını aştım. Çoğu gözcü destek için ana bölüme gittiğinden zaten daha sıkıntı yaşamıştım fakat korkum elmas duvardı. Güney'in acil çıkış kısmını kapattığına inanıyordum. Aptal değildi. Orayı açık bırakmış olamazdı. Bu yüzden vakit kaybetmemek adına ana kapıdan çıkmayı deneyecektim.

Barış da beni köylere giden ana köprünün çıkışında bekliyor olmalıydı. Başıma bir şey geldiğini düşünmemesi için acele etmem gerekiyordu.

Üzerimdeki şatafatlı kıyafetin üzerine geçirdiğim başlıklı eski pelerinin şapkasını düzelttim. Bu köstüm de fazlasıyla dikkat çekecekti fakat şansım yaver giderse kapıdaki gözcülerin ufak bir kafa karışıklığında onları haklayabilirdim.

Kalbim freni patlak bisiklet gibi yokuş aşağı yuvarlanırken zar zor nefesimi tutup kapıya iki adım kala durdum. Başımı kaldırmayı ancak o zaman akıl edebilmiştim ki, etrafın oldukça sessiz olduğunu fark ettim. İnsanlar neredeydi? Burada bir kaos bekliyordum fakat meydan bomboştu. Terk edilmiş gibi.

Başlığımı hafifçe ittirip beyaz perçemlerimi gözümün önünden çektim ve etrafa daha dikkatli baktım. Ancak o zaman meydan fıskiyesinin üzerindeki kırmızı bayrağı görmüştüm.

Bu isyancıların bayrağıydı.

Etrafımda başka bir iz ya da herhangi birini görmeyi umut ederek bir tam tur atacak iken aniden kolumdan tutulmamla ellerime bir şimşek hazırladım. Fırlatmak için.

"Hey, sakin olun." dedi beni tutan kişi. "Size zarar vermek için burada değilim efendim." diyerek açıklandığında temkinli bir şekilde geri çekilsem de yıldırımı yok etmeden tehditkarca tutmaya devam ettim.

"Sizi götürmek için buradayım."

***

Barış yorgunluktan dizlerimde uyuklamayı tercih etmişti. Arada bir saçlarını okşuyor ve rahat etmesi için kımıldamamaya çalışıyordum.

Onun dışında ben ne zaman gözlerimi kapatsam gözlerimin önüne kraliçenin gözleri geliyordu. Uyuyamıyordum. Gözlerinde hayatın durduğu ve ruhu çekildikten sonra gördüğüm o donmuş ifadeyi aklımdan silemiyordum.

Pişman olduğumu sanmıyordum fakat artık ellerimde kan vardı.

Belki masum insanların kanları..

Düşünecek fazlaca zamanım olduğundan bastırdığım tüm duygularım kendine birer çatlak bulmuş ve yüzeye sızmak için uğraşıyordu sanki. Ağlama istediğimi gizleyemiyordum.

Elimde olsa.. Elimde olsa bunların hiçbirini yapmayı elbette tercih etmezdim. Saldırgan olmak benim doğama aykırıydı bir kere. Omegam bana küsmüş gibi sırtını dönmüştü yaptıklarım için. Bunun böylesine acı verici olduğunu bilmezdim. Ve düzeltmek için ne yapabileceğimi de bilmiyordum.

Tek istediğim, biraz huzurdu.

Kuzey'i görmek ve kollarına sığınmak istiyordum. Beni anlayacağına, inanamak istiyordum. Ve tabii küçük mucizemizle tanışmasını istiyordum.

Gümüş Kraliçe - OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin