Episode 45

1.6K 185 13
                                    

Balık biraz midemi bulandırmıştı fakat sesimi çıkarmadan Kuzey'in bana elleriyle ayıkladığı her lokmayı yutmuştum. İlgi bağımlısı olma yolunda ilerlediğim doğruydu bu arada.

Gölün serin kıyısında neredeyse iç içe geçmiş uzanıyorken Kuzey arada bir elleriyle hafif şişik karnımı okşuyor ve iç çekiyordu. Ve fark ettiğim diğer bir şeyse feromon kokusunun yoğunluğuydu. Başta iyi hissetmem için yapıyor sanmıştım fakat bu onda daha önce duyumsamadığım kadar yoğun ve tatlı bir kokuydu. Baş döndürücü.. Baştan çıkarıcı..

"Kuzey," dedim sesimin inler gibi çıkmasına engel olamayacak. Beni tahrik etmişti.

"Söyle güzelim." dedi genizden gelen bir sesle. Onun da kafasının karıştığını anlamış oldum.

"Feramonların," dedim omzuna yasladığım başımı çevirip alttan yüzüne bakarak. "Biraz, yoğun mu?"

Kuzey altımda biraz harketlenip beni üzerinden kaydırmaya çalıştı fakat izin vermeyerek kollarına tutundum. Bana anlamsızca bakarken uzanıp yanaklarını kendime çektim ve büzülmüş dudaklarına uzun ve ıslak bir öpücük bıraktım.

Göz göze geldiğimizde" Sorun yok, "dedim içini rahatlatmak adına gülümseyerek." Sanırım kızgınlıktasın. "

Kuzey kızarmış yanakları ve hafiften terlemeye başlamış alanıyla kaygılı bir şekilde bana bakıyordu. Bu zamana kadar kendini kastığını ve zapt etmeye çalıştığını da böylece anlamış oldum. Deli adam, sanırım bana zarar vermekten çekiniyordu. Çünkü alfalar, omegalardan daha nadir kızgınlığı giriyor ve daha vahşi davranabiliyorlardı. Hatta kızılların bir çoğunun dönüşerek şeviştiklerini duymuştum. Daha ilkel içgüdüleri oluyordu.

Tabii gümüşler dönüşmek konusunda çok yetenekli değillerdi.

"Arda," dedi sesi acı çekiyor gibiydi. Ve büyük ihtimalle çekiyordu da. "Uzaklaşsan daha iyi."

Tatlı feramonları genzime dolarken mi? Sanmıyorum. Uzaklaşmamı istiyor ise bu kadar baştan çıkarıcı tatlı kokuyu salgılamamlıydı. Yaklaşık bir saattir soluduğum koku beni çoktan etkisi altına almıştı bile.

"Neden?" dedim yumuşakça. "Yardım edebilirim. Ne istiyorsan alabilirsin."

Yanaklarım kızarmıştı. Fakat şehvetten mi yoksa utançtan mı o an için anlayamadım.

"Sana ve bebeğe zarar verebilir." dedi huzursuzca. "İstemiyorum."

Tamamen ona dönüp kucağına yerleştim o yerde uzanıyorken. Anında büyük avuçları ince belime tutunmuş ve beni kasıklarına çekmişti istemsizce. Çoktan irileşmeye başlamış aletini o kadar süre nasıl fark etmemiştim kendime hayret ettim fakat tam kalçamın altındayken artık inkar edilemezdi.

İstiyordu bal gibi.

"Yalan söylemeyi bırakmalısın." dedim alay ederek. "Her seferinde seni baştan çıkarmam mı gerekecek? Bir alfa için fazla nazlısın." diyerek göz devirdim.

Kalçamı hafifçe sürttüğüm devasa şey altımda daha da hazır ola geçerken sırıttığımda Kuzey hırlayarak başını geriye atmıştı lanet çekerek.

"Şşş," dedim keyifle." Bana zarar vermezsin. Bırak yardım edeyim. "

Ellerimi göğsünden kaydırıp karın kaslarının üzerinde tam kasık çizgisinin orda kemerinin hemen yukarısında durdurdum. Parmaklarımın altında gerilen her bir hücresi inanılmaz tahrik ediciydi. Ve belimdeki ellerinin baskısı artıyordu.

" Sen, "dedi hırsla," Bir büyücüsün biliyorsun değil mi? Sana neden karşı koyamıyorum?"diye inkercesine mırıldanıp mavi gözlerime baktığında keyifle kıkırdadım. Gözlerindeki koyu şehvet ve bana karşı koymadığını dile getirmesi kadar güzel daha ne olabilirdi ki?

Ellerimi tişörtünden geçirip karın kaslarına bu defa gerçekten temas ettiğimde iç çektim. Ellerimle ilk defa keşfediyormuşum gibi gezerken bedenini, üzerine eğildiğim ve dudaklarına değdirdim dudaklarımı.

Ne kadar itiraz etse de bunu bekliyormuş gibi hırlayarak beni kendine çekmiş ve dudaklarımı hırsla öpmeye başlamıştı. Daha önce böyle öpüşmediğimi daha ilk saniyesinde fark etmiştim. Çünkü Kuzey normal haliyle bir centilmendi. Her zaman beni nazikçe öperdi. Şimdi ise tamamen ilkeldi, hissediliyordu. Canımı acıtarak dudaklarım kanayana kadar uzun uzun beni öptü.

Beklemediğim bir anda beni altına alarak yerlerimizi değiştirdiğinde şaşkınlıkla soluklanmış ve dudaklarından kısacık ayrılmıştım. Alt dudağıma çarpan soğuk hava sızlatmıştı değdiği yeri.

Kuzey altında uzanan bana, üstten kısacık kopkoyu bir bakış attı ve üzerimdeki gömleği saniyeler içerisinde soyup attı. Tenim ürpertiyle titrese de üşümeme izin vermeden kendi tişörtünü de soyup sıcak tenini tenime bastırmıştı.

Beklemeden burnu boyun girintime değip mühür noktamda epeyce oyalandı. Derin soluklar alıp gergince soluklandı. Ben ise o süre boyunca ihtiyaçla kıvrandım. İçimdeki omega en az onun alfası kadar o noktada dişlerini hissetmek istiyordu fakat zamanı olmadığını ikimiz de biliyorduk.

Kuzey acı çeker gibi inleyip dudaklarını boynuma bastırıp mühür bölgesinin etrafını dişledi hoyratça. Deliriyor gibiydi. Hırslı ve öfkeli solukları ıslak tenimde ürperti bırakıyor ve karnımın kasılmasına ve onun için çoktan hazır olan organımın mümkün gibi daha da ıslanmasına sebep oluyordu. İhtiyaçla kendimi ona bastırıp duruyordum ve inliyordum daha da baştan çıkarmak için.

"Kendini tutmak zorunda değilsin." dedim nefeslerimin arasından.

"Arda," dedi dudaklarını göğsüme doğru kaydırıken, "Kendimi tutmazsam.." diyecek oldu fakat devamını getirmeden inledi sinirle.

Ellerimi saçlarının arasına saldırıp hafifçe çekerek göğsüme bastırdım başını daha da. "Kaldırabilirim." dedim. Görmek istiyordum. Onu en vahşi haliyle bir centilmen değilken görmek istiyordum.

Kuzey göğsümün üzerinden yalnızca koyu kızıl gözleriyle baktı gözlerime. Bu bakışa bile gelebilirim sandım. Öyle güzeldi ki ay ışığı altında üzerimde uzanıyorken. Bir kez daha kendimi ona bastırdım.

"Durma," dedim. "Bana neler yapabileceğini göster."



Gümüş Kraliçe - OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin