Geç kalmıştım. Kafamı duvarlara sürtüp hiçbir şey olmamış gibi eve gidip günlerce uyumak istiyordum. Sanki tüm dünya belamı vermek için bu yılı beklemiş gibiydi. Gerçi hakketmediğimde söylenemezdi. Ayaklarımı zorla da olsa yürütmeyi başararak güvenliğe selam verip okuldan içeri girdim.Bahçeden geçerken dün ki olaylar yüzüme adeta rüzgâr gibi çarptı. Deniz ve Zeynep... Onları şimdiden özlemiştim. Bahçeye bir bakış atıp binanın içine koşar adım girdim. Merdivenleri o kadar isteksiz çıkıyordum ki her an kendimi aşağı yuvarlayabilirdim.
On ikilerin katına geldiğimde koridordaki boş sessizlik rahatlatıcı gelmişti. Herkes dersteydi ama ben yarım saat geç kalmıştım bile. Daha doğrusu bilmediğim bir sokakta terk edildiğim için geç kalmıştım.
Sınıfın kapısını iki kere tıklattım ve gir sesiyle içeri daldım. Ders matematikti, tahtadaki onca karalamadan anladığım kadarıyla bugün ders işlemeye karar verdikleri belliydi.
"Saatin farkında mısın kızım?" dedi, kalın gözlük camından bana bakan erkek hoca. Minyon tipli, göbekli ve hafif kel biriydi.
"Kusura bakmayın hocam," dedim bir an önce kısa kesip sırama geçmek için sabırsızlanarak.
"Mazeretin nedir?" Çok güzel.
Uzat, tamam mı? On saat burada dikileyim. On dakika kalmış dersin bitmesine zaten geç de oturayım yerime, neyin mücadelesi bu?
Sakin kalmaya çalışarak yüzüme yalandan bir mahcup ifade takındım. "Geç kalktım hocam, özür dilerim. Bir daha olmaz."
Hoca gözlüklerini çıkararak beni baştan aşağı süzdü. "Olmasında zaten. Şimdi çık izin kâğıdı al gel. Yok yazmıştım seni. Soldan dön, müdürün odasından al," dedi, emir dolu bir sesle.
Başımla onay verip sınıfa bakmadan çıktım. Ne Kuzey ve arkadaşlarına bakmak istiyordum ne de ön sırada varlığını hissettiğim Zeynep'i görmek.
Şimdiden günüm iğrenç başlamıştı. Sol köşeden dönüp müdürün odasının kapısını çaldım. Gir sesiyle içeriye girdim. Herkesin aksine Alkan Hoca sevecen bir tavırla beni selamladı.
"Hocam geç kaldım da izin kâğıdı verebilir misiniz?"
"Tabi Işılcım ama daha dikkatli ol lütfen."
Olurum hocam bir salakla daha tanışmazsam bu okulda olurum.
Alkan hocanın uzattığı izin kâğıdı alıp teşekkür ederek odadan çıktım. Zilin çalmasıyla sınıfa doğru hızla yürüdüm. Saçma bir inat yüzünden zaten bitmek üzere olan ders için bana izin kâğıdı aldıran hoca tam da çıkmak üzereydi.
"Hocam buyurun," dedim kâğıdı uzatarak. Elimden izin kâğıdını dövercesine çekip, suratıma bile bakmadan hızla yanımdan geçip gitti.
Kesinlikle herkesin bana özel bir kastı vardı. Bıkkın bir şekilde sınıftan içeri girerek, kendimi sırama attım. Kafamı kaldırıp, kimseyi görmek istemiyordum. Telefonumu çıkarıp şarkı dinlemeyi düşündüm ama ekrandaki siyahlık ne kadar aptal olduğumu hatırlattı.
Çantamdan şarj aletimi çıkarıp sıranın dibindeki prize taktım. Ekran açılır açılmaz anneme şarjımın bittiğini ve sabah dersi için daha erkenden okula geldiğime dair bir mesaj attım.
Ben okula gitmeden önce annemin konuşmamız için bilerek eve erken geldiğine emindim. O yüzden beni evde görmediği için erken çıktığım yalanını söylemek zorundaydım.
En azından annem bir şeyden şüphelenmemişti. Telefonu masaya koyup kafamı kollarıma gömdüm. İlk teneffüsü kestirerek atlatabilirdim.
"Birileri dün gece yorulmuş galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PLAK
Teen FictionTrajik bir kazayla tüm okul arkadaşları ve kendiside dahil hayatı değişen Işıl yeni adım attığı yepyeni bir okul ve insanların arasında kendi benliğini çözmeye çalışır. Avuçlarında geçmişindeki hataları sebebiyle hep bir kir biriktirdiğini düşünen I...