Multimedia'da ki şarkıyı lütfen.. lütfen Işıl'ın ve Kuzey'in dinlemeye başladığı anda sizde açarak, sinyali aldığınız o satırları bu şarkıyla okuyun. Benim için bu şarkının yeri çok başka..Not: Bu bölümü bir süredir kitabımı okuyan ve her bölüme destek verip, yorumlarıyla beni onure eden, Kerem karakteriyle arasında ilk günden berri olağanüstü bir bağ kuran @0ceanDreams adlı okuruma ithaf ediyorum..
Keyifli okumalar..
🍂
Sahili aydınlatan ay ışığı, görevini tepemizde yavaş yavaş kendini göstermeye başlayan güneşe bırakmıştı. Güneşin ılık sıcaklığı yüzümü ısıtmaya başladığında göz kapaklarımda ki ağırlıkta kendini göstermeye başlamıştı. Uykusuz geçen yirmi dört saatin ardından yeni gün yorgunluğumu selamlıyordu.
Kuzey'in beni saran kolları arasına biraz daha tünedim. Üstünde sadece bir gömlek olmasına rağmen sabahın ayazında bile hala sıcacıktı. Motorunun arkasında ki ceketini de kendi üstüne almak yerine, benim üstüme sererek soğuk bedenimi örtmeyi seçmişti.
Mayışmış bir şekilde alnıma dayadığı çenesinde ki sakallarını biraz daha hissetmeye çalıştım. Bu garip gıdıklanma hissi bile mayışmam için yeterliydi. Fakat en etkilisi de sakallarının varlığını bile tenimde hissetmeye minnettar olduğum adamın, yanımda ki varlığıydı. Sakallarını alnımda daha fazla hissetmeye çalıştığımı anlamış olmalı ki, çenesini alnıma sürttü.
Bu hareketi yüzümde huzurlu bir tebessüm oluştururken, kolları arasında ki bedenimi sıkarak beni kendine daha da bastırdı ve derin bir iç çekti. "Artık dinlemeye hazırım," dedim, yaklaşık yarım saat önce ki yeri göğü inleten tartışmamıza istinaden. Bedenimi saran kolları bu sefer gerginlikle kasılırken, hayatında ki bazı parçaları bana aktarmasının onun için ne kadar zor olduğunu daha da net görüyordum.
Fakat bana vereceği bu parçalar bu sefer Kerem'e aitti. Yarım saat önce dilinden dökülen sihirli ve anlamlı cümlelerin ardından, sakinleşmiştik. Ve bana bu gece tam olarak neler yaşandığını bir bir anlattırmıştı. Her cümlemi itinayla dinlemiş ve sanki Kerem'in bana saldırdığı anı benimle birlikte yeniden yaşamıştı.
Her kelimemin ardından kaşları biraz daha çatılmış, çenesi kasılmıştı. Fakat en sonunda geceye dair hikayem bittiğinde, "En savunmasız yanını keşfetmişsin," diyerek hikayeme son noktayı koymuştu. Ben ona tüm hikayemi anlatsam da o benim "Tüm gece neredeydin?" sorumu yine cevapsız bırakmıştı.
Ve bunun yerine geceki hikayemin, artık cevabını almam gerektiğini söylemişti. Karakola neden gitmemem gerektiğini, her şeyi kendisinin nasıl halledeceğini, Kerem'i nasıl durdurabileceğini ve onun zayıf noktasını bulduğunu söylerken neyi kast ettiğini bir bir anlatacağını söyleyerek beni sakinleştirmişti.
Alacağım cevapların merakıyla sakinleşmiştim. Benden istediği yarım saat sonucunda bu halde, işte tam burada sahil yolunda bir banktaydık. Kafasını artık topladığını düşünerek dinlemeye hazır olduğumu belli etmiştim. Sıra artık onun ağzından çıkacak cümlelerde ve beni tatmin edip, karakola gitmemi engelleyebileceğinden emin olmadığım gerçeklerdeydi.
Kuzey kollarını benden çekerek iç çekip, gerindi. Bedenimin etrafını saran kolları benden çekildiğinde boşluğa düşsem de, kokusunu bir an bile kaybetmemek adına kıpırdayamamaktan tutulan belimi çıtlattım.
Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. Altıyı, yirmi beş geçiyordu. Sabahın en güzel ve ıssız saatindeydik. Önümüzden bir gevrekçi tezgahı geçtiğinde, Kuzey gevrekçiyi durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PLAK
Teen FictionTrajik bir kazayla tüm okul arkadaşları ve kendiside dahil hayatı değişen Işıl yeni adım attığı yepyeni bir okul ve insanların arasında kendi benliğini çözmeye çalışır. Avuçlarında geçmişindeki hataları sebebiyle hep bir kir biriktirdiğini düşünen I...