Ekim ayının son günlerindeyiz. Çiselemekle yetinen yağmur gün aşırı sağanakken şimdi yorgun damlalara dönüştü. Yapraklar henüz tam anlamıyla sararıp dökülmedi. Kış kendini yağmur dışında pek göstermedi. Lakin soğuğunu çoktan bazı insanların içine işledi.
Belki soğuk rüzgarlar henüz esmedi, yapraklar sararıp dökülmedi ama Ekim ayı sonbaharla birlikte bazı insanların soğuk yüzünü ortaya serdi.
Kış gelmeden soğukluğu kalplere işledi. En soğuk kalbe sahip adamı ise benim hayatıma soktu; Kana bulanmış sıcak avuçlarımda o kalbi eritebilmeyi becerebilecek miyim diye...
🍁
Burnuma doğru gelen adaçayı kokusuyla yüzümü buruşturdum. Kerem samimiyetsiz bir gülümsemeyle ayakucuma çökmüş ve elindeki iki kupadan birini bana doğru uzatmıştı.
Birkaç saat önce nefretini kusan adam şimdi beyaz bayrak sallarcasına bana kupa uzatıyordu. Şizofren oluşu muamma olabilirdi ama bipolar olduğu kesin bir gerçekti. Uykunun ağırlığını hala taşıyan gözlerimi ovuşturdum ve çapaklarımı sildim.
Filmlerdeki gibi tertemiz bir suratla kalkıyor değildim.
Adaçayını burnuma doğru biraz daha soktuğunda oflayarak elini ittim. "Dalga mı geçiyorsun Kerem bu ne şimdi?"
Omuzlarını silkerek başını salladı. "Adaçayı işte. Sinirlere iyi geliyormuş," dedi kırk yıllık ahbapmışız gibi.
"Senin gerçekten sorunların var," dedim ciddi bir ifadeyle. Avuç içlerimi koltuğa yaslayarak oturur pozisyona zorda olsa geldim ve pikeyi göğsüme kadar çektim. Şömine yanıyor olsa da garip bir şekilde üşüyordum.
"Üşüyorsun," dedi Kerem gözünden hiçbir şey kaçmadığını belli edercesine.
"Yaranı geç temizleyip kapattık. Biraz mikrop kapma ihtimali var. İnat etmeseydin şu an kendini daha iyi hissediyor olabilirdin."
Çenem anında dikleşirken kaşlarım sertçe çatıldı. "Yaramı mı temizledik? N- ne zaman?"
Kerem odadan çıkar çıkmaz yorgun bir şekilde uykuya dalmıştım. Burnuma iğrenç bitki çayını sokana kadar da yüzünü görmemiştim. Ya ben hafıza kaybı yaşamıştım ya da o bir halis görmüştü.
"Ellerimin hafif olduğunu söylerlerdi genelde ama bu kadarını ben de tahmin etmezdim."
Kendi kendine konuşup gülümsedi ve çayından büyük bir yudum aldı. Deli gibi bir hali vardı. Deli ama kendinden emin bir hal.
Kendi kupasını elinde tutarken bana vermekte ısrarcı olduğu kupayı da dizine koydu.
Çatık kaşlarımla hala bir yanıt beklercesine suratına baktığımı fark ettiğinde iç çekerek başını iki yana salladı.
"Sen uyurken yaranı temizleyip sardım, üstünü değiştim. Malum gözün açıkken pek çekilmiyor çenen, ölü gibi yattığında daha çok iş görüyorsun."
Ağzım açık kalırken üstümdeki pikeyi sertçe ittim. Gerçekten de üstümü değiştirmişti.
Kerem. Kozan. Üstümü. Değiştirmişti.
Kuzey'e ait olan kıyafetlerim yerini Kerem'in olduğu belli olan siyah bir tişört ve siyah... baksıra bırakmıştı.
Üstümdeki siyah tişörtün içerisinde sütyenim bile yoktu. Sütyenimi çıkararak sargı bezini koltuk altımdan belime kadar sarmış ve sıkıca bağlamıştı. Sargı konusunda iyi olduğu belliydi ama röntgencilik konusunda usta olduğu daha aşikardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PLAK
Teen FictionTrajik bir kazayla tüm okul arkadaşları ve kendiside dahil hayatı değişen Işıl yeni adım attığı yepyeni bir okul ve insanların arasında kendi benliğini çözmeye çalışır. Avuçlarında geçmişindeki hataları sebebiyle hep bir kir biriktirdiğini düşünen I...