16. Bölüm 'Dört Günlük Bir Şey'

151 42 212
                                    

Nefesimi tutmuş bir şekilde gözlerimi Kuzey'den ayırmadım. İkimizin banyoda Rıfkı hocaya yakalanmasından daha kötü bir şey varsa o da Kuzey'in çıplak olmasıydı. Kapının kilidi dışardan çevrildiğinde ani ve yüksek bir alarm sesiyle her şey durdu.

 "Yangın alarmı! Kaçın!" Koridordan geldiğini duyduğum seslerle kapının zorlanması durdu.

"Bakın işte sizin günahlarınız yüzünden yangın çıktı!" Rıfkı hocanın korku dolu nidasıyla beraber siren sesi daha da şiddetlendi. Odanın kapısı sertçe kapandığında Rıfkı hocanın gittiğini anlasam da ne yapacağımı bilemez halde geri geri yürüdüm.

Tam sırtımı kapıya yaslayacağım sırada boşluğa doğru düşeceğimi sandım ama iki el beni tutup kaldırdı. Gözlerimi Kuzey'den çevirip arkamı döndüğümde Kerem'in sırıtan suratını görmem bir oldu.

"Kusura bakma ya ben Kuzey'in duşta olduğunu unutmuşum!" Anın şokuyla mı heyecanıyla mı bilmiyorum ama hiçbir tepki veremeden Kerem'in suratına bakmaya devam ettim. Yangın alarmı sesi dursa da benim kafamın içinde bambaşka bir siren sesi çalıyordu.

Arkamda çırılçıplak duran Kuzey önümde pişkince sırıtan Kerem varken ne diyeceğimi bilemiyordum. Yanımda bir hareketlilik olduğunda Kuzey'in ıslak ve çıplak vücudu yine görüş açıma girdi. Hiçbir şey söylemeden Kerem'in suratına bakmaya başladı.

"Ne çeviriyorsun sen yine?" Kerem ellerini yukarı kaldırıp bana bir bakış attı.

 "Bu sefer garip bir şekilde maalesef benim hiçbir alakam yok. Balkondan atlayıp gelmiş odaya kadar artık nasıl bir özlemse..." Kerem sırıta sırıta Kuzey'e bakmaya devam ederken suratına bir yumruk geçirmemek için kendimi zor tuttum.

"Göründüğü gibi değil... Yani göründüğü gibi ama düşündüğün gibi değil," dedim bu sefer bakışları beni bulan Kuzey'e. Kaşlarını çatıp beni baştan aşağı süzdü, tekrar bakışları gözlerimi bulduğunda yutkundum. 

Yatağın üstündeki havluyu alıp saçlarını kurulamaya başladı. Bu hareketi bile içimde bir şeylerin atağa geçmesine sebep olmuştu. Kafasını iki yana sallayıp saçlarını dağıttığında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

"Kuzey giyinsen mi acaba artık?" Karşımda hala çıplak vücuduyla duruyordu ve beline bağladığı havlusuyla hala yeterince... Çıplaktı. Karnından kasıklarına doğru bir su süzüldüğünde yutkunmadan edemedim.

"Karşında mı giyinmemi istersin?" Gözlerimi hızla kasıklarından çekip yüzüne baktım. 

"Ben..." 

Bir şey söylemek istedim ama söyleyemedim. Günler önce bıraktığım hasta ve savunmasız çocuk yeniden güçlü ve dik bir şekilde karşımda duruyordu. Ne diyeceğimi bilemeyerek balkona doğru yürüdüm. Biraz daha burada durup beni manipüle etmesine izin vermeyecektim.

Konuşmadan durması bile düşüncelerimi değiştirmeye yetiyordu. Balkon sürgüsünü çekip kapıyı açtım.

 "Işıl kapıdan niye çıkmıyorsun?" 

Kerem'den ilk defa gelen mantıklı soru karşısında afallayarak olduğum yerde durdum.

Sahiden neydim ben Tarzan falan mı? Yeni bir atraksiyon yaşama riskinden vazgeçip iç çektim ve geri döndüm ama yine de ikisinin suratına da bakmadım. Haklı olduğunu bilmesi bile egosunun artmasına sebep olurdu. 

Adımlarım birbirine karışırken resmen pinpon topu gibi bir oraya bir buraya doğru sürükleniyordum.

Dış kapıyı hızlıca açtım ve adım atmak için ileri gittim ama Deniz'in karşıma çıkmasıyla ayaklarım bir adım daha atamadı.

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin