Bu hikayede sonuna kadar benimle olacak herkese minnetlerimi sunarım.
Keyifli okumalar...
🍂
Bir hastane koridoru insana pek çok şey ifade edebilir. Kimilerine ölümü, kimilerine çaresizliği, kimineyse yeni bir başlangıcı. Neden ve kim için bu koridorlarda nöbet tuttuğunuzu belirler bu ifadeler size. En taş kalpliyi, en umursamazı, en yalancıyı bile ürkütebilir bir hastane koridoru. Kaybedecek bir şeyi olmayanlar hariç, hastaneler hayatın anlamını hatırlatır bizlere.Zamanın kısalığını, her günün değerini ve insanın ölümlü bir varlık olduğunu..
Benim için bu hastane koridoru zamanın yavaşlığını simgeliyordu. Mutlu olduğumuz da hızlıca akıp giden zaman şu an da benim için ağır çekimde ilerliyordu. Belki de mutsuz olduğum için, belki de yanı başımda yatan dostumu kaybetmekten korktuğum için zaman acımı yavaşlatmak istiyordu. Elimde ki kitabın kapağını kapatıp komodinin üstüne koydum.
"Sesli kitap okumaktan nefret ederdin," dedi Deniz kahve gözlerini zar zor aralayarak. Parmağına dolanan kabloyu kenara itip elini ellerimin arasına aldım. "Her şeyin bir ilki vardır," dedim gülümseyerek. Deniz gülüşüme zorlukla karşılık verip yüzünü buruşturdu.
"Sırtımı dikleştirir misin?"
Elini yavaşça bırakıp sandalyemden kalktım. Omuzlarından bedenini hafifçe tutarak yastığını düzelttim ve yarı oturur pozisyona gelmesini sağladım. "Rahat mı?"
Başını sallamakla yetindiğinde geri sandalyeme geçtim. "Her gün burada olmak zorunda değilsin Işıl. Benim yüzümden bir haftadır okula gitmiyorsun." Kaşlarımı çatıp, Deniz'in çarşafını biraz daha yukarı çektim.
"Sensiz o okula gitmeyeceğim. Hem benden sıkıldın mı yoksa?"
Yalandan dudaklarımı büzdüm. Deniz burnunu kırıştırıp gözlerime baktı. "Çok mu belli ettim?" Yalan bir hayretle ağzımı açıp, koluna hafifçe vurdum.
"Çok kötüsün!"
Deniz gülerek önüne döndüğünde cebimden telefonumu çıkardım.
Zeynep dakikada bir mesaj atarak Deniz'in durumunu soruyordu. Okula gitmek zorunda kalması onun için şu süreçte çok sinir bozucu olmuştu. Benim aksime o evdekilere karşı yeterince diklenememiş ve okula gitmek mecburiyetinde kalmıştı. Onu tek sakinleştiren durumsa benim her saniye Deniz'le olmamdı. Attığı mesajlara son gelişmeleri bildiren cevaplar yazdıktan sonra telefonu kapatıp geri cebime koydum.
Gözlerim Deniz'i bulduğunda kendini yeniden uykuya bırakmıştı. Deniz'e verdikleri ilaçlar onun ayık olmasına asla müsade etmiyordu. En fazla uyanık bir saat kalıyor onda da benimle azar azar sohbet edebiliyordu. İkimiz de aramızda hiçbir sorun olmamış gibi davranıyorduk. Çünkü buranın o konuları açıp tartışmak için doğru bir yer olmadığını biliyorduk. Ki zaten Deniz'in şu an ki durumu bu konularıda kaldırabilecek halde değildi.
Bir haftadır her gün onunla kalkıyor onunla yatıyordum. Yemek yeme saatlerim ve doktorların ilaç saatleri haricinde bu odadan bir kere bile çıkmıyordum. Annemin kuru gürültülerini de artık duymamazlıktan gelmeye alışmıştım. Dört günlük yokluğumdan sonra karşılarına çıktığımda büyük bir tepki beklemiştim fakat annemin sitemli sözleri dışında garip bir şekilde kimse kaybolduğumun farkında bile değildi.
Daha doğrusu hepsi onlara attığım birkaç gün kafa dinleyeceğim mesajına aldanmış ve bu halime alışık oldukları için sorgulamamışlardı. Telefonumu defalarca kontrol etsem de onlara attığım bu tarzda bir mesaj yoktu. Ortada ki büyük sorunsa zaten ben onlara mesaj atmamıştım, diğer sorunsa kafa dinlememiş, kaçırılmıştım. O gün aklıma her geldiğinde mide kramplarım ve kalp sıkışmalarım artıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PLAK
Teen FictionTrajik bir kazayla tüm okul arkadaşları ve kendiside dahil hayatı değişen Işıl yeni adım attığı yepyeni bir okul ve insanların arasında kendi benliğini çözmeye çalışır. Avuçlarında geçmişindeki hataları sebebiyle hep bir kir biriktirdiğini düşünen I...