39. Bölüm 'Cam Kırıkları'

61 3 1
                                    


Acil servisi ilk kullanışım değildi ama ilk defa bu denli bir acıyla acile ilk girişimdi. Bugünden farklı olarak ilk acil servise girişim 2018 yazında diğeri ise 2019 yılbaşı gecesinin biraz sonrasında hissiz bir alkol komasıyla olmuştu.

Fakat ilk defa tüm bedenimi taş gibi kesecek, rengimin kontrastını eksilere indirecek ve gözlerimin önündeki karıncalardan beni kör edecek bir acıyla ve olmak istediğim en son kişiyle acil servise giriş yapmıştım.

"Ne olduğunu kısaca özetlemeniz lazım?" dedi acil servis görevlileri beni Kerem'in kollarından yavaşça alıp temiz bir sedyeye geçirirken.

"Cam kırıklarının üstüne düştü," dedi Kerem soğukkanlılıkla çok basit bir şey yaşanmış gibi.

Acile anında varan doktor bize doğru koşarak açık kalan sırtıma on saniye kadar baktı. Ardından da acil servis görevlilerine bir işaret verip beni apar topar sedyeyle birlikte, filmlerde gördüğümüz o karelerdeki gibi hızla sürüklemeye başladılar.

"Cerrahi birime bilgi verin. Omuriliğe isabet etmiş olma ihtimali olan açık yara, on yedi on sekiz yaşlarında, kadın birey. Kan pıhtılaşması oluşabilir ayrıca açık yara iltihaplanması yaşanmadan derhal ameliyathaneye geçilmeli."

Acil servis görevlileri beni sürüklerken doktor olduğunu anladığım gür siyah saçlı adamda yanındaki diğer hemşirelere bilgi verip taleplerini sıralıyordu. Son duyduğum ameliyathane kelimesiyle beynimdeki kan iyice çekilirken düşünebildiğim tek şey Kuzey'in durumuydu.

"Aile yakını mısınız?"

Hastanenin ameliyathaneye gittiğini tahmin ettiğim asansörünün kapıları açılırken Kerem'in de benim kadar olmasa da endişelendiğini fark etmeye başlamıştım.

"Hayır, değilim."

Kurduğu iki kelimeyle doktor, hemşireye dönüp bir şeyler söyledi fakat artık kulaklarım güçsüzleşen bedenimle birlikte tüm seslere kapanmak üzere gibiydi.

"Birinci dereceden aile yakınına haber verilmesi gerek. Komplike bir durumda izinlerine ihtiyacımız olacak. Ayrıca siz ameliyathane dışında beklemelisiniz."

Asansörün kapısından içeri sendeyle birlikte itildiğimde yüzüm dışa çevrili olacak şekilde Kerem'le karşı karşıya geldim. Bedenim büyük sandalyenin üstünde yığılı haldeyken etrafımda birden beliren doktor ve hemşirelerle birlikte panik daha da bedenimi sarıyordu.

Birinci dereceden tek aile yakınım; annemdi ve bu olabilecek en tehlikeli yakınlıktı. Hele ki bulunduğum durum ve kişiler düşünüldüğünde. Fakat ilk defa annemden ötürü duyduğum korku ve endişeden daha ağır basan bir şey vardı. O da sevdiğim adama karşı duyduğum meraktı.

"Kerem, Kuzey'in durumunu öğrenmek istiyorum. Onun iyi olup olmadığını bilmeden iyileşemem ben!"

Güçlükle çıkan sesime rağmen ses tonumu yükseltmeye çalışmıştım. Kerem ellerini pantolonunun cebine koyup omuzlarını yükseltti ve ameliyathaneye girecek birine bakmıyormuş gibi bir özgüvenle gözlerini kısarak, halsizlikten kısılan gözlerime baktı.

"Üzgünüm prenses... Bunu öğrenmek için önce iyileşmen gerekecek," dedi ve bana göz kırparak arkamdaki doktora bir bakış attı.

"Ayrıca ben Kerem Kozan'ım. Değil ameliyathaneye girmek, istersem o ameliyatı bile ben yaparım doktor," dedi.

Asansörün kapıları Kerem'in son cümlesiyle kapanırken son gücümle bağırdım.

"Senden nefret ediyorum!"

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin