"Senin ne işin var burada?" dedi Kerem, bakışları beni bulduğunda.Al şu su bardağını fırlat suratına o zaman görsün dünyayı tersinden.
İç sesimi tıkayarak ellerimi sıktım.
"Asıl senin ne işin var burada?" dedim gözlerimi Kerem'den kaçırmamaya çalışarak.
Kaşlarını çatıp, alaylı bir edayla güldü.
"Burada yaşadığım için olabilir mi acaba?"
Dişlerimi dudaklarıma bastırıp olduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. Çok güzel, hayatımın en iğrenç gününü bana yaşatan ikinci insanla aynı evde kalıyordum.
"Çocuklar sizin aranızda bir sorun mu var? Ayrıca yüzüne ne oldu senin Kerem?" dedi amcası ayağa kalkarak. Kerem'in gözünün altındaki morluk mavileşmeye başlamış, çenesinin ucundaki yumruk yediğini belli eden iz ise erkenden sararmaya başlamıştı.
Kerem, amcasının gözünün altına dokunması karşısında acıyla yüzünü buruşturup gözlerini Kuzey'e dikti.
"Bilmem değerli yeğenine sor istersen." Amcası şaşkınlıkla Kuzey'e döndü.
"Ne haltlar dönüyor burada anlatmak ister misin Kuzey?"
Evet, bence de artık birinin konuşması gerekiyordu.
"Bir halt falan olduğu yok. Hak etti."
Şaşkınlıkla Kuzey'e döndüm. Ne yani Kerem'in yüzünü o mu bu hale getirmişti? Birlik olduklarını düşünüyordum.
Amcası biblo bir oyuncakmış gibi başını bir Kuzey'e bir Kerem'e çeviriyordu.
"Hak ettim mi? İki günlük bir kızı bu kadar önemseyeceğini düşünmemiştim, kusura bakma!"
Laflar Kerem'in ağzından dökülür dökülmez, Kuzey yüzünde görmeye alışık olmadığım saf bir öfke belirdi. Kerem'in gözlerinin tam içine bakışlarını çevirip dişlerini sıktı.
"Bende artık sadist kişiliğinden kurtulduğunu düşünmüştüm. İnsan olmazsın sen," dedi.
Kerem bir şizofren gibi Kuzey'e dik dik bakarak gülmeye başladı, ardından gözleri benimle buluştu.
"Bu durum sana cesaret vermesin prenses, bir daha ki sefere kimse senin için karşıma dikilemeyecek."
Sözleri karşısında tüylerim diken diken olurken, olduğum yerde tepkisizce kaldım.
Kuzey benim için mi onu o hale getirmişti? Bu çok mantıksızdı daha beni tanımıyordu ki. Kerem'i benim için dövmüş olsaydı bahçenin ortasında olay olurken de bana destek olurdu. Başka bir sebebi olmalıydı, ilk günden tanıdığı biri için bunu yapmış olamazdı.
"Çeneni kapat Kerem!"
Kuzey hızla bana doğru yürüyüp elimden çekiştirerek beni salondan çıkardı.
"Dursana ne yapıyorsun!? Amcana ayıp olacak," dedim şaşkınlıkla.
Bana aldırmadan yola devam ettiğinde, koridordaki kapıdan içeri adeta füze gibi girdik.
"Kuzey ne oluyor?"
Elimi daha da sıkarak kapıyı arkamızdan sertçe kapattı. O derin derin nefes alırken, etrafa göz ucuyla baktım. Girdiğimiz oda, sadece pencereden süzülen ışıkla aydınlanıyordu.
Odanın içerisinde şiltesi kahverengi olan demir başlı bir yatak, kahverengi gardırop ve üstü kağıtlar ve karalamalardan görünmeyecek hale gelmiş yine kahverenginin koyu tonlarından birine sahip olan çalışma masası vardı. Gri duvarlar ise tüm bu karmaşanın içinde tek ferahlatıcı şey idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PLAK
Teen FictionTrajik bir kazayla tüm okul arkadaşları ve kendiside dahil hayatı değişen Işıl yeni adım attığı yepyeni bir okul ve insanların arasında kendi benliğini çözmeye çalışır. Avuçlarında geçmişindeki hataları sebebiyle hep bir kir biriktirdiğini düşünen I...