18. Bölüm 'Siren Kayalıkları'

140 42 163
                                    

Toprak kokusu. Burnuma dolan tanıdık kokuyla gözlerimi araladım.

"Işıl?"

Gözlerim keskin bir sızıyla acıyordu, bu acıyı teselli etmek için yutkunmak istedim ama yapamadım.

"Dur, su vereyim."

Yüzümün ifadesinden acımı hemen anlamış olması içimi okşarken bana bir bardak suyu dikkatlice uzattığında kalkmak istedim ama bunu da başaramadım.

Nazikçe başımın arkasına bir elini koyup beni dikleştirdi ve suyu içmeme yardım etti. Boğazımdan akan su sanki içimdeki ateşi onun nazikliğiyle söndürmüştü. Ellerini çekip beni yastığa geri yatırdığında kolumdaki serum canımı yaksa da sesimi çıkarmadım. Sesimi çıkaracak bir halde de değildim zaten.

"Ne oldu bana?"

Kuzey bir iç çekip bir eliyle saçımı okşadı, diğer eliyle de serum takılı olan koluma dokundu. Varlığının gerçekliği hala beni tedirgin ederken aslında bir rüya görüyor olmaktan korkuyordum. Bu yüzden saçlarımda gezen parmaklarının hissinin gerçek olabilmesini içimden dilemekle yetinebildim.

"Alkol koması." Kaşlarım çatık bir şekilde başımı ağır ağır ona çevirdim. Bu imkansızdı. Alkol beni artık etkileyemezdi.

"O kadar çok içmedim ki," dedim suçlu bir çocuk edasıyla. Kuzey terden ıslanmış saçlarımı nazikçe okşamaya devam etti. Yüzünde tarif edemediğim ama gözle görülür endişeli bir ifade vardı.

"Bir kadeh bile içmemen gerekiyormuş Işıl. Mideni yıkadılar, serum taktılar," dedi karmaşık bir ifadeyle.

"Ne hale geldin farkında mısın? Neden kendine böyle hor davranıyorsun?"

Gözlerim Kuzey'in sitemiyle dolmaya başladığında öğrendiği şeylerin onu benden uzaklaştırmasından çekindim. Dudaklarımı korkuyla dişlediğimde aslında şu anın rüya olmasının benim açımdan daha iyi olacağına kanaat getirmiştim.

"Anlattılar mı sana?" Kuzey başını iki yana salladı.

"Müsaade etmedim. Senden duymak istedim." Çaresizce aklımda doğru kelimeleri bulmaya çalıştım. Yine de hiçbir kelime, hiçbir cümle ona bu durumu açıklamam da yeterli olamazdı. Beni yargılamayacağını ummaktan başka çarem yoktu.

O Kuzey idi. Her durumda dik ve ağır başlı olan ve benim gibi asla kendini ezdirip zor konuma düşürmeyen adamdı. Onun beni yadırgamaması için onun gibi güç ve dik olmalıydım. Ki bu benim için dünyadaki en imkânsız olaydı. En azından ne hissettiğimi ya da neden bu konumda olduğumu benden duyması, başkalarından öğrenmesinden daha iyiydi.

"İki üç yıl önce ilk defa alkol içmeye başladım," diyerek girdim konuya.

"Yazları Foça gibi turistik bir yerde geçirdiğimiz için o hayata ayak uyduruyorduk. Ben tabi ki her şeyde olduğu gibi bu durumu da abarttım."

"Geçen yıl... daha doğrusu 2018 yazının sonuna doğru üst üste gelen bir yaşanmışlığın ve öfkenin birikmişliği vardı. O hissi susturmak için kendimi her geçen gün aşırıya kaçacak kadar alkole vurdum. Ben sanki ben değildim. Annemin çaresizliğine aldırmadan zıvanadan çıkmış gibi her gece içiyordum. Deniz ve Zeynep bu halimi çok yadırgamıyordu çünkü kontrolün bende olduğuna inanıyorlardı. Yine de ben bile bu kontrolü yavaş yavaş kaybettiğimi hissediyordum. Bir gün büyük bir patlama sonucu alkol komasına girdim ve iyileşmeye çalıştım. Tam her şey düzeliyor dediğim an da geçen sene bir şey yaşadım. O benim son raddem oldu. Dönüm noktam hatta. Alkolü olması gerekenden daha fazla kaçırdım ve yeniden komaya girdim. Ortalık hemen karıştı zaten. Deniz ve Zeynep bir şeyleri farkına vardığında artık çok geçti. Tekrardan tedaviye başladım. İlkinden her ne kadar kısa süren bir tedavi olsa da çok... çok zor bir dönemdi. Ama kendime geldim ben, iyileştim Kuzey. Sana yemin ederim, iyileştim..."

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin