35. Bölüm 'Kozan Büyükleri'

53 6 1
                                    


🍂

Okul güvenliğine selam vererek bahçeden, bina kapısına doğru yürüdüm ve içeri girdim. Tanıdık kirli beyaz duvarlar ve hafif küf kokusu eşliğinde gri mermer çakıllı merdivenleri bir bir çıkarak bizim sınıfın olduğu kata çıktım.

Bir buçuk saat süren, dilim dışarıda gururlu yürüyüşümün ardından işte buradaydım. Sınıfımın önünde. Koridor duvarındaki saate baktım. Dersin başlamasına yarım saat vardı. Erken gelmiştim. Kendimi içten içe tebrik ederek sınıfa girdim. Umduğumun aksine sınıfta iki kişi dışında kimse yoktu.

Daha doğrusu benim görmeyi beklediğim yüz henüz burada değildi. İçimi çekerek sınıftaki iki kişiye son kez göz gezdirip dışarı çıktım ve Kuzey'i beklemek üzere çıktığım merdivenleri sitem ede ede geri indim.

Bina kapısını ittirerek bahçeye çıktım ve boş bir banka kendimi attım. Artık tek yapabileceğim şey güvenlik kapısını gözetleyerek Kuzey'in gelmesini beklemekti. Güvenlik kapısından dakikalar geçtikçe birçok öğrenci içeri girdi.

Arkadaş grubuyla sohbet ederek gelenler, sırt çantalarının ağırlığından omuzları düşenler, okumaktan çok gösterişe gelmiş gibi gözüken ağır maşalı saçlı kızlar, gömleklerinin yakaları bir üniforma taşımanın aksine dağılmış ergen erkek öğrenciler ve gözleri uykuya meydan okuyamayan bir ton öğrenci gözlemlediklerimden biriydi.

Tüm bu gözlemlediğim öğrenci kalabalığının arasında sonunda tanıdık bir yüz görünce kalbim ağzımda atarcasına banktan kalktım. Onu ilk gördüğümdeki kafa karışıklığım kalbimi attırmaya yetmemiş olsa da bugün onu görür görmez kalbimde ortaya çıkan krampları ve hiçbir zaman oluştuğuna inanamadığım midemdeki kelebekleri hissedebiliyordum.

Karakterinin sertliğine ve ruhunun dağınıklığına rağmen üstündeki okul üniformasının düzgün duruşunda hiçbir serserilik yoktu. Yanındaki Görkem ve Kıvılcım'la birlikte güvenliği es geçerek turnikeden içeri girdiler.

Kurumuş dudaklarımı ıslatarak ona doğru yürümeye başladım. Beyaz okul gömleğindeki kravatını çekerek gevşetti. Gözlerinin altında bir gün önce zerresi bulunmayan mor halkalar belirmişti, kaşları her zamanki gibi çatık, gözleri ise gergin ve kaygılı gözüküyordu. Onu görmek beni mutlu etse de vereceği tepkiyi tahmin edemiyordum.

Omuzunun tekine asılı duran siyah okul çantası beni şaşırtmıştı. Onu okula çantayla gelebilecek biri olarak hiç düşünmemiştim.

Bahçenin ortasında durduklarında Kuzey'in bakışları etrafta gezindi. Boşta kalan sol elini sertçe saçından geçirdi ve çenesinin ucunu sertçe ovuşturdu.

Tam yanına yaklaşacakken beş adımlık bir mesafe kala bakışları benimle buluşunca durmak zorunda kaldım.

Öyle bir bakmıştı ki gözlerimin içine... şu an buradaki varlığımı bile sorgulamama sebep olmuştu. Ela gözlerinde öyle bir öfke ve rahatlama birbirine geçmişti ki sabahının ne kadar zor geçtiğini anlamamam imkânsız hâle gelmişti.

Çatık kaşları düzleşirken boğazımdaki kuruluğa rağmen sertçe yutkundum. Omuzundan sarkan çantayı hızla yere fırlatarak üstüme doğru hızlı adımlarla yürüdü. Geriye bir adım bile atamadım. 

Garip bir şekilde tüm hiddetini hak ettiğimi düşündüm. Kendimi aile evinden kaçan ve babasına yakalanan kızlar gibi ya da eşini terk etmiş evli bir kadın gibi hissetmiştim.

"Neden?!" diye bağırdı birden tam karşımda durduğunda. "Bana bu işkenceyi neden yaptın?!"

Ağzından tükürükler saçarak yüzüme doğru bağırdığında midemdeki kelebeklerin kanat çırpışları yok oldu. Kalbimin huzur veren heyecanlı krampları acı verici bir sancıya dönüştü.

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin