5. Bölüm 'Sessiz Çocuk'

255 82 451
                                    

Kolumdaki açılan damar yoluna bakarak dişlerimi sıktım. Şu an olmak istediğim en son yerde bir hastanedeydim. Bir gün içerisinde bir insan iki kere sağlık sorunu yaşayıp, önce revir ardında hastaneye düşebilir miydi?

Cevap, evetti. En somut örnekte bendim. Olduğum yerde oturmaya çalıştığım da başımın ağrısıyla küçük bir küfür savurdum. Odayı aydınlatan loş ışıkta eşyaları zar zor çözebiliyordum.

Gözlerim odayı tararken Kuzey'i küçük bir oturma koltuğunda elini çenesine koymuş ağzı yarı açık bir şekilde uyuyorken gördüm.

Uyurken bile çok huzursuz görünüyordu. Kaşları çatılmış bir halde uyuyordu ama huzursuz rüyaların olduğu bir alemde gezdiğine emindim. 

Ne kadar zamandır buradaydık hiçbir fikrim yoktu fakat tek hatırladığım boş sokakta Kuzey'in kollarında gözlerimi kapadığımdı.

Damağımdaki garip tortu sebebiyle komodindeki suya ulaşmaya çalıştım, susamıştım. Kolumdaki kablo acımı artırarak suya ulaşmamı zorlaştırıyordu. Bir su içinde Kuzey'i uyandırmak istemiyordum. Yerimden biraz daha doğrulmaya çalışarak bardağa ulaşmayı denedim.

Tek yaptığım ise bardağı yere düşürmek oldu. 

Bardağın yere düşmesiyle ani bir kırılma sesi odayı çoktan doldurmuştu bile. Kuzey yerinden fırlayarak uyandı, derin bir uykudan böyle kalkması hiç hoş olmamıştı.

"Özür dilerim, bardağa uzanamadım." Mahcup bir şekilde ellerimi karnımda birleştirdim.

"Sorun yok. Görevliyi çağırırız temizler." Hemen ayılması beni şaşırtmıştı. Gözlerini ovuşturup yanıma geldi.

Bir şey dememi bekliyor gibiydi ama benim ağzımı açacak halim bile yoktu. Durumu anlamış  olmalıydı ki sadece başını sallamakla yetindi.

"Ben çıkıp çıkamayacağını bir doktora sorayım." Hiçbir şey söylemedim ve odadan çıkarken yine de gözlerimi ondan ayırmadım.

Şimdi yine tek kalmıştım.

🍂

Hemşirenin lacivert okul kapüşonlumun üstüne montumu giydirmesiyle tüm işler bitmişti. Kuzey'in tüm nazikliğide aynı şekilde bitmiş olmalıydı ki hastaneden çıkana kadar tek kelime etmemiş, koluma bile girip yürümeme yardımcı olmamıştı. Doktorun söylediğine göre kısa süreli bir sarsıntı yaşamıştım.

Tıpta buna ne deniyor bilmiyordum ama beyin kanaması geçirmediğim kesindi. Sadece ensemin olduğu kısımda büyük bir yara oluşmuştu. En azından olayı abartı düşünüp öleceğimi sandığımdan kimsenin haberi yoktu. 

Kuzey nasıl başardı bilmiyordum ama doktorla yaptığı iki dakikalık benden uzak bir konuşma sonrasında velimi çağırma gereği duymamışlardı ve böylece annemin bu yaşananlardan haberi olmamıştı.

Hastaneden temiz havaya çıktığımızda yüzüme doğru esen rüzgarla rahatladım. Tüm oksijeni içime çekmek istiyordum. Hava kararmıştı, Kuzey'le aramızdaki sessizlikse ortamı germeye çoktan başlamıştı.

"Hastane masrafını ödediğin için teşekkür ederim. Yarın okulda borcumu ödeyeceğim."

Bir cevap almayı bekleyerek yüzüne baktım ama hiçbir tepki vermemişti.

Suskun haline ben böyleyken geri mi dönecekti gerçekten? 

Elleri ceplerinde etrafa bakmaya devam ederken pes ederek çantamı koluma taktım. Hala biraz da olsa başım dönüyordu.

"Taksi çağıracağım"

Sonunda bana dönme zahmetine girmişti. Başıyla onaylayarak arkasını döndü ve yürümeye başladı. Ağzım beş karış açılırken, nasıl böyle duyarsız olduğunu anlamaya çalıştım.

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin