36. Bölüm 'Hem Günahsız Hem Günahkârsın'

49 5 1
                                    


Tüm kanadı kırık, babasızlara. Varken, olmayanlara; toprak altında yitip gidenlere. Tüm kanadı kırık, yarım yüreklere... Keyifli okumalar.

🍂

Gemiler denizden bir bir geçerken, sokağın ortasındaki kaldırımda bir o yana bir bu yana sallanıyordu küçük Işıl. Ağlamak istiyordu ama ağladığında burnunun tıkanmasından ve başının ağrımasından nefret ediyordu. Bu yüzden göz pınarlarını ıslatmak için hazırda bekleyen yaşlarını sıkıca tuttu.

Kendini yalnız ve savunmasız hissediyordu. Tüm dünyayı karşısına alabilecekmiş gibi davrandığı için kendine deli gibi kızıyordu. Başkalarının hayatıyla kendi hayatı aynı değildi ama o bunu anlamamakta ısrarcıydı.

Birilerinin onu her daim koruduğunu hissediyordu ya da öyle hayal ediyordu. Sanki özel güçleri varmış gibi, sanki o bu dünyadaki seçilmiş kişiymiş gibi ne olursa olsun kendisine bir şey olmayacak sanıyordu. Halbuki durumun farklı olduğunu bugün anlamıştı.

Bir kanadının kırık olduğu gerçeğiyle bugün yüzleşmişti. Tek başına olduğunu fark etmişti. Minik ellerini gözlerine yaklaştırdı. 'Sekiz yaşındaki bir kız çocuğu neden korunmazdı ki? Bence çocuklar özel bir güç tarafından korunmalı,' diye düşündü.

"Neyse. Belki de Doctor'ın işi vardı. Yoksa Tardis'ine atlayıp gelirdi değil mi?"

Küçük kız kendini kandırdığının farkındaydı. Sokağın ortasında akşamüzeri tek başınaydı ve ne hayali arkadaşı Doctor ne de onu kurtarmak için birden var olacak süper güçlere sahip biri yoktu.

Yalnızdı.

Ağaçlardan yapraklar bile çifter çifter düşer, kuşlar bir sürü halinde göçerdi, kedi yavruları en az altı kardeş olurdu, karıncalar aileleriyle yol tutardı. Ekmekler bile çifter çifter alınırdı. Tüm rakam curcunasının çokluğuna rağmen Işıl yalnızdı.

Sızlayan başının tepesindeki saçlarına dokundu. Tek temasıyla saçından birçok tel saç avuçlarına dökülmüştü. En acısı da dökülen o saç telleri giderek artmış ve başının tepesinde düzgün bir daire şeklinde boşluk oluşturmuştu.

O kız ne kadar da hırsla çekmişti Işıl'ın saçlarını...

Kafasındaki saçsız deri kısmı hissetmesiyle Işıl'ın histerik ağlaması ve bastırmak için dakikalardır çaba sarf ettiği göz yaşları yeniden belirmişti.

Saç tellerinin birer birer dökülmesine, kanadının kırık olduğunu fark etmesine, bir yanının eksik olduğu gerçeğiyle yüzleşmesine sebep olacak aptalca bir arkadaş grubu kavgasına girişmişti.

Foça'nın sokaklarında bir kız grubu ona sataşmış ve 'Babasız yetim,' diye dalga geçerek kalbinin bir parçasını kırmışlardı.

'Benim, babam var,' diye avazı çıktığı kadar bağırmıştı Işıl. Kızların gülüşleri, yüreğindeki acıyı gördüğü alayla ateşlemişti. Sanki avuçlarında büyük bir alev topu birikmiş gibi kızlara saldırmıştı fakat iki kız ona öyle büyük bir karşılık vermişti ki saç telleri kızların parmakları arasında kalmıştı.

Kızlar onu göz yaşları arasında sokağın yerinde terk ederken Işıl'ın zihninde tek bir şey yankılanıyordu; 'Benim, babam var.'

Şimdi ise o cesaret kırıntıları ve kalbindeki acı yerini sonsuz bir hiçliğe bırakmıştı. Foça'nın güneşli havası akşam seherine doğru günü salarken her mevsim sıcağıyla bilinen İzmir, Foça'yı kara bulutlar sarmıştı.

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin