20. Bölüm 'Tilki Burada, Kurt Nerede?'

137 40 268
                                    




Heyecanlandığınızda birden korkabilirsiniz. Güldüğünüzde birden ağlayabilirsiniz. Ağlarken de birden gülebilirsiniz. Öfkeliyken birden sakinleşebilirsiniz. Duygu değişimleri beklenmedik anda beklenilmeyen bir şekilde olur. Şu an da ben de olduğu gibi. Bakışlarımda ki öfke yerini şaşkınlıkla açılan gözlerime ve mühürlenmiş dudaklarıma bırakmıştı.

"Benimle evlenir misin?"

Hayalimde bir evlilik teklifi yoktu. Olsaydı da bunu duymak isteyeceğim en son kişi, Kerem dile getirmişti. "Kızım ciddi değilim. Kendine gel."

Kerem eliyle kolumu dürttüğünde geri sendeledim. Donmuştum adeta birden. "Ne?" dedim zorlukla. Ağzımdan dökülebilecek mantıklı başka bir şey yoktu. "Bu kadar şoka gireceğini bilsem yüzük falanda getirirdim." Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

"Ne saçmalıyorsun Kerem?"

Kerem oturmam için bankı işaret ettiğinde isteksizce oturdum. "Maalesef biz evleneceğiz." Ellerimi Kerem'e doğru salladım. "Kerem ne evlenmesi!? Kafayı mı yedin?"

Kerem susmam için parmağını kaldırdı. Bıkkınca nefesimi verdim. "Gerçekten evlenmeyeceğiz. Senin aksine ben sana meraklı değilim. Gelinlik hayallerini suya düşürdüğüm için üzgünüm ama önceden de dediğim gibi tipim değilsin."

Gözlerimi ard arda iki kez devirdim. Kibiri kusma isteği uyandırıyordu.

"Plan şu; seninle bir günlüğüne evli gibi davranacağız. Sahte kimliklerimiz olacak. Soyadlar da tabi ki farklı," dediğinde devam etmesine müsade etmeden lafa atladım.

"Alışıksın tabi farklı soyadlara," dedim iğneleyerek.

Kerem bir tepki vermeden devam etti. "Avukatlar gecesine gideceğiz. Avukatlar ve eşlerinin düzenlediği bir yemek. Ev sahibi Faruk Kılıç diye bir adam. Yemeği o düzenliyor. Ailede ki çoğu kişi avukat. Her yıl bir ekimde hukukçular yemeği düzenliyor kendi evinde. Bugün bizde o yemeğe gideceğiz."

Söylediklerinden bir şey anlamayarak yüzüne baktım. "Amaç gidip yemek yemek mi? Bunun için evli numarası yapmamıza ne gerek var?"

"Faruk bu yemeği sadece güvendiği avukat arkadaşları ve onların eşleriyle yapıyor. Çünkü masada ki herkesin ağzının sıkı olması gerek. Öylelerde. Ağızları sıkı ve yıllardır hepsi birbiriyle arkadaş. Eşleride o masanın bir parçası. Masada bilmedikleri bir tane adam yok. Evli numarası yapmamızın sebebide bu. Ortama ayak uydurup şüphe çekmemek," dedi düz bir sesle.

"Dediğin gibi hepsi birbirini tanıyan avukatlarsa bizi tanımamaları tüm planı suya düşürmeyecek mi?" diye mırıldandım. Kerem kollarını geri yaslayıp bankta biraz daha yayıldı.

"Güzel. Düşündüğümün aksine çokta salak değilmişsin," dedi. Sinirlenmemeye çalışarak derin bir nefes aldım.

"Normalde evet bizi tanımamaları planı mahvedebilirdi. Fakat dediğim gibi hepsi birbirini tanıyan avukatlar ve birbirlerine karşı güvenleri var. Bilmedikleri şeyse bu hayatta kimseye güven olmayacağı. Faruk'un masasında ki bir adam benim tarafımda. Para bu dünyada ki en iyi pazarlıktır."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken tepkimi gizleyemedim. "Ne yani bir adamı parayla satın aldın o da yıllardır yiyip içtiği arkadaşını mı sattı?"

Başını sallayarak denize döndü. "Pembe bir dünyada yaşamıyoruz. Herkesin bir ederi vardır. Babana bile güvenme lafını çok severim biliyor musun?"

Geriye yaslanıp bende bakışlarımı denize çevirdim.

Herkesin bir ederi vardır..

Ne kadar aşağılayıcı bir cümle aslında. Para birinin arkadaşlığını, sevgisini, güvenini satın alabiliyordu.

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin