"Ne?"Zeynep ve Deniz aynı anda neredeyse bağırarak büyük bir tepki vermişti.
Deniz'in dişlerini sıktığını fark etmemle avuçlarım terlemeye başlamıştı. Ani bir meydan okuma isteğiyle gereksiz bir cesaret mi göstermiştim?
"Işıl anlatsana ne halt dönüyor?" Öfkeli bir kaygıyla beni süzen Deniz'e bakmamak için kendimi tutmam gerekiyordu.
O kadar sertçe sormuştu ki, ilk defa ondan çekinmek zorunda kalmıştım. Yüzüne bakarsam gösterdiğim cesaretten ötürü pişman olmaktan korkuyordum.
"B- ben .."
Zilin çalmasıyla öğrenci kalabalığı tüm bahçeye doluşmuş ve cümlem yarım kalmıştı. Gözlerimle hemen gruba bakma gereği hissettim, hala oldukları yerde duruyorlardı. Bana kitlenmiş vaziyette ağzımdan çıkacak tek bir lafı bekler gibiydiler.
"Kızım anlatsana çatlatacak mısın insanı?"
Yanlış bir şey yaptığımı hissedebiliyordum. Bir anlık gaflete düşerek gücü elime aldığımı sanmıştım ama yeni geldiğimiz bir yerde sanki önceden başımız hiç belaya girmemiş gibi onları yine bir belaya sürüklemek hakkım değildi.
Arkadaşlarımı bu duruma katmak zorunda değildim. Onlarda sürekli beni korumak zorunda değillerdi. Kendi sorunlarımı kendim çözmeliydim.
Her seferinde onları kendi dertlerime sürükleyip, başlarını belaya sokmayacaktım. Anlık öfkem ve deli cesaretimle başkalarında da yara açmaya ve insanları tehlikeye sokmaya artık hakkım yoktu.
"Söylediğiniz gibi tansiyonumun falan düştüğünü hatırlamıyorum. Yani... bilmiyorum belki de ilk günün stresi, bayıldığımda sanırım bir rüya gördüm ama gerçekmiş gibi geldi... Özür dilerim, kafam çok karışık."
Usta yalancısın Işıl. Aferin kızım kuyruğun sıkışınca ne güzel bülbül gibi şakıyorsun ama.
Deniz ve Zeynep prova yapmış gibi aynı anda kaşlarını çattı. Cümleler ağzımdan tutarsız ve karmaşık çıksa da inanmış olmalarını umut ettim.
Sanki birbirlerine bakarak doğruluğumu sorguluyorlardı. Bakışmalarına üç saniye kadar sonra son verip bana doğru yaklaştılar ve şefkatle yüzüme baktılar.
"Sorun değil canım. Buraya alışmamız onca şeyden sonra zaten zor olacaktı, bunu biliyorduk. Özellikle senin için..."
Bu senaryoya daha önceden alışıktılar. Karakterler ve olaylar farklı olsa da hayal gücümün ne kadar geniş olduğunu düşündüklerini biliyordum. Bu çocukça yalana kanmalarının tek sebebi her zaman olayları kafamda kurabilme yeteneğime olan inançlarıydı.
Bir gün bende yara açan bu durumun işime yarayacağı söylenseydi inanmazdım ama bugün onların başını beladan uzak tutmak için bana karşı olan hassasiyetlerini kullanmam gerekmişti.
Öyle ki o her şeyden şikayetçi Zeynep gitmiş yerine eskisi gibi üstüme titreyen hali geri gelmişti.
Sözleri fikirlerimi daha da sabitledi. Onlar onca şeye rağmen bana karşı hala bu kadar anlayışlıyken kimseyi kendi sorunlarıma sürükleyemezdim.
Deniz'de, Zeynep'i onaylarcasına başını salladı. "O zaman biz sınıftan eşyalarımızı alalım ve şu izin kağıdıyla ilk günden okulu asalım," dedi gülümseyerek.
Grubun orda olması tüylerimi hala diken diken yapsa da gülüşüne karşılık verdim.
"Tamam olur. Benim de çantamı alır mısınız? Bende siz gelene kadar burada bekleyip hava alayım." Deniz ve Zeynep beni başlarıyla onaylayarak yukarı çıkmak üzere kapıya yöneldiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PLAK
Teen FictionTrajik bir kazayla tüm okul arkadaşları ve kendiside dahil hayatı değişen Işıl yeni adım attığı yepyeni bir okul ve insanların arasında kendi benliğini çözmeye çalışır. Avuçlarında geçmişindeki hataları sebebiyle hep bir kir biriktirdiğini düşünen I...